EMEP Elazığ İl Başkanı'ndan Elazığ depremi açıklaması

Gündem 24.01.2025 - 18:01, Güncelleme: 24.01.2025 - 18:01 56 kez okundu.
 

EMEP Elazığ İl Başkanı'ndan Elazığ depremi açıklaması

Elazığ, 24 Ocak (Hibya) - Emek Partisi Elazığ İl Başkanı Ali Cemal Zülfikar, 24 Ocak Elazığ depreminin yıl dönümü dolayısı ile bir açıklama yaptı. Açıklamasında depreme karşı çalışmaların yetersiz kaldığını ifade eden Zülfikar, toplanan deprem vergileri konusuna da değindi.
Emek Partisi Elazığ İl Başkanı Ali Cemal Zülfikar 24 ocak Elazığ depreminin yıl dönümü dolayısı ile bir açıklama yaptı. Açıklamasında depreme karşı çalışmaların yetersiz kaldığını ifade eden Zülfikar, toplanan deprem vergileri konusuna da değindi. Zülfikar, konuyla ilgili ''Toplanan 83 milyar 621 milyon 940 liralık bütçe ile Türkiye genelinde depreme dayanıklı 800 bin konutun üretilebileceği gerçeği yapılan araştırmalara göre açıkça ortadayken; depreme ve halka ayrılması gereken bütçe, sermaye güçleri için bir emniyet supabı görevi görmüş ve halk yıkıma mahkûm edilmiştir.'' dedi. EMEP Elazığ İl Başkanı Ali Cemal Zülfikar, açıklamasında şu ifadelere yer verdi:  "Bugün Elazığ Sivrice merkezli depremin 5. yıldönümü. Depremin ardından 5 yılı geride bırakırken ülkede ve bölgede birçok büyük deprem oldu. Tüm bu depremlerin bize gösterdiği; depremlerden önce alınmayan önlemler, depremler yaşanırken arama ve kurtarmaların yetersiz kalması ve kurtarılabilecek insanların ihmal nedeniyle yitirilmesi oldu. Ülkemiz, deprem kuşağında yer alan ciddi deprem üretebilecek fayları barındıran bir ülke. Tüm bunlara rağmen yaşanacak diğer depremlerde de aynı acı senaryoyu yaşayacağımızı görüyoruz. İktidarın önlem almadığı ve yetersiz kaldığı tek konu depremler de değil elbette. Sel felaketleri, maden ocaklarında yaşanan patlamalar, orman yangınları… Uzayıp giden bu listede başkaca birçok felaket de yaşandı elbette. Hele hele Kartalkaya’da yaşanan yangınla birlikte iktidarın bütün bu olaylara nasıl baktığını gözler önüne serdi." Zülfikar, şu açıklamayı yaptı: "1939 yılında Erzincan’da yaşanan ülke tarihinin en yıkıcı depremlerinden birinden bu yana geçen 74 senelik süre zarfı içerisinde başa gelen hükümetlerin hiçbiri deprem gerçeğine göre bir politik hatta konumlanmamıştır. Deprem öncesinde alınması gereken önlemlerin hiçbiri alınmamış, depremin yıkıcı etkileri önlenememiş ve deprem sonrasında ortaya çıkan kaos ortamının önüne geçilememiştir. Yani depremin öncesi, deprem sırası ve sonrasında halkı güvenli şekilde yaşatmak için gerekli olan adımların hiçbiri atılmamıştır. Bunun yerine rant ve kar hırsını ön plana alan kentsel dönüşüm ve imar barışı gibi adımlarla sermayeye kaynak yaratılırken; kentler daha da dayanıksız hale getirilmiştir." "Deprem vergileri sermayeye açık çek olarak verildi" Zülfikar, sözlerine şöyle devam etti: "Bugün açısından toplanan deprem vergilerinin bir kuruşunun dahi deprem hazırlığı için değil; sermayeyi zenginleştirmek için oluşturulan fonlar için kullanıldığını açık şekilde göstermektedir. Toplanan 83 milyar 621 milyon 940 liralık bütçe ile Türkiye genelinde depreme dayanıklı 800 bin konutun üretilebileceği gerçeği yapılan araştırmalara göre açıkça ortadayken; depreme ve halka ayrılması gereken bütçe, sermaye güçleri için bir emniyet supabı görevi görmüş ve halk yıkıma mahkûm edilmiştir. Bilim insanlarının önerileri dikkate alınmalı, kentsel dönüşüm rantsal dönüşüm olmaktan çıkarılarak halk için depreme dirençli konutlar yapılmalı, deprem toplanma alanları oluşturulmalı, acil ve hızlı müdahale için ekipmanlar ve ekipler hazırlanmalı, bir doğal afeti katliama çeviren politikalardan vazgeçilmelidir." "Acilen yapılması gerekenler vardır, yapılmalıdır" Zülfikar, "Deprem kuşağındaki tüm kentlerin yapı stokları denetlenerek, deprem koşullarına uymayan yapıların yıkımı ve iyileştirilmesi için üniversiteler, meslek örgütleri ve ilgili ulusal –uluslararası kurumlarla koordineli bir çalışma yürütülmelidir. Emekçilerin barınma hakkını ve kamusal haklarını ellerinden alan her türlü kentsel dönüşüm ve yenileme projesi iptal edilmelidir. Yaşanacak olası afetlerde halkın güvenli bir şekilde afet bölgelerinden tahliye edilmesini, can ve mal güvenliğinin garanti altına alınmasını içeren ‘acil afet eylem planları’ halkın, emek ve meslek örgütlerinin katılımı ile birlikte acilen oluşturulmalıdır" dedi. Konuyla ilgili Zülfikar, "Deprem riski olan kentlerde halkın güvenli şekilde erişebileceği afet toplanma alanları ve yaşamsal ihtiyaçlar için gerekli depolama alanları oluşturulmalıdır. Afet toplanma alanlarının rant ve kâr uğruna şirketlere peşkeş çekilmesi durdurulmalıdır. Bugüne kadar toplanan deprem vergilerinin amacına uygun kullanılması ve sermaye gruplarına akıtılan miktarın halk için harcanması sağlanmalıdır. Aksi takdirde depremlerdeki bütün kayıplar katliamdır, cinayettir. Depremi felakete dönüştüren yolsuzluk, kar ve rant düzenine karşı mücadele edelim" açıklamasını yaptı. Hibya Haber Ajansı
Elazığ, 24 Ocak (Hibya) - Emek Partisi Elazığ İl Başkanı Ali Cemal Zülfikar, 24 Ocak Elazığ depreminin yıl dönümü dolayısı ile bir açıklama yaptı. Açıklamasında depreme karşı çalışmaların yetersiz kaldığını ifade eden Zülfikar, toplanan deprem vergileri konusuna da değindi.
Emek Partisi Elazığ İl Başkanı Ali Cemal Zülfikar 24 ocak Elazığ depreminin yıl dönümü dolayısı ile bir açıklama yaptı. Açıklamasında depreme karşı çalışmaların yetersiz kaldığını ifade eden Zülfikar, toplanan deprem vergileri konusuna da değindi. Zülfikar, konuyla ilgili ''Toplanan 83 milyar 621 milyon 940 liralık bütçe ile Türkiye genelinde depreme dayanıklı 800 bin konutun üretilebileceği gerçeği yapılan araştırmalara göre açıkça ortadayken; depreme ve halka ayrılması gereken bütçe, sermaye güçleri için bir emniyet supabı görevi görmüş ve halk yıkıma mahkûm edilmiştir.'' dedi. EMEP Elazığ İl Başkanı Ali Cemal Zülfikar, açıklamasında şu ifadelere yer verdi:  "Bugün Elazığ Sivrice merkezli depremin 5. yıldönümü. Depremin ardından 5 yılı geride bırakırken ülkede ve bölgede birçok büyük deprem oldu. Tüm bu depremlerin bize gösterdiği; depremlerden önce alınmayan önlemler, depremler yaşanırken arama ve kurtarmaların yetersiz kalması ve kurtarılabilecek insanların ihmal nedeniyle yitirilmesi oldu. Ülkemiz, deprem kuşağında yer alan ciddi deprem üretebilecek fayları barındıran bir ülke. Tüm bunlara rağmen yaşanacak diğer depremlerde de aynı acı senaryoyu yaşayacağımızı görüyoruz. İktidarın önlem almadığı ve yetersiz kaldığı tek konu depremler de değil elbette. Sel felaketleri, maden ocaklarında yaşanan patlamalar, orman yangınları… Uzayıp giden bu listede başkaca birçok felaket de yaşandı elbette. Hele hele Kartalkaya’da yaşanan yangınla birlikte iktidarın bütün bu olaylara nasıl baktığını gözler önüne serdi." Zülfikar, şu açıklamayı yaptı: "1939 yılında Erzincan’da yaşanan ülke tarihinin en yıkıcı depremlerinden birinden bu yana geçen 74 senelik süre zarfı içerisinde başa gelen hükümetlerin hiçbiri deprem gerçeğine göre bir politik hatta konumlanmamıştır. Deprem öncesinde alınması gereken önlemlerin hiçbiri alınmamış, depremin yıkıcı etkileri önlenememiş ve deprem sonrasında ortaya çıkan kaos ortamının önüne geçilememiştir. Yani depremin öncesi, deprem sırası ve sonrasında halkı güvenli şekilde yaşatmak için gerekli olan adımların hiçbiri atılmamıştır. Bunun yerine rant ve kar hırsını ön plana alan kentsel dönüşüm ve imar barışı gibi adımlarla sermayeye kaynak yaratılırken; kentler daha da dayanıksız hale getirilmiştir." "Deprem vergileri sermayeye açık çek olarak verildi" Zülfikar, sözlerine şöyle devam etti: "Bugün açısından toplanan deprem vergilerinin bir kuruşunun dahi deprem hazırlığı için değil; sermayeyi zenginleştirmek için oluşturulan fonlar için kullanıldığını açık şekilde göstermektedir. Toplanan 83 milyar 621 milyon 940 liralık bütçe ile Türkiye genelinde depreme dayanıklı 800 bin konutun üretilebileceği gerçeği yapılan araştırmalara göre açıkça ortadayken; depreme ve halka ayrılması gereken bütçe, sermaye güçleri için bir emniyet supabı görevi görmüş ve halk yıkıma mahkûm edilmiştir. Bilim insanlarının önerileri dikkate alınmalı, kentsel dönüşüm rantsal dönüşüm olmaktan çıkarılarak halk için depreme dirençli konutlar yapılmalı, deprem toplanma alanları oluşturulmalı, acil ve hızlı müdahale için ekipmanlar ve ekipler hazırlanmalı, bir doğal afeti katliama çeviren politikalardan vazgeçilmelidir." "Acilen yapılması gerekenler vardır, yapılmalıdır" Zülfikar, "Deprem kuşağındaki tüm kentlerin yapı stokları denetlenerek, deprem koşullarına uymayan yapıların yıkımı ve iyileştirilmesi için üniversiteler, meslek örgütleri ve ilgili ulusal –uluslararası kurumlarla koordineli bir çalışma yürütülmelidir. Emekçilerin barınma hakkını ve kamusal haklarını ellerinden alan her türlü kentsel dönüşüm ve yenileme projesi iptal edilmelidir. Yaşanacak olası afetlerde halkın güvenli bir şekilde afet bölgelerinden tahliye edilmesini, can ve mal güvenliğinin garanti altına alınmasını içeren ‘acil afet eylem planları’ halkın, emek ve meslek örgütlerinin katılımı ile birlikte acilen oluşturulmalıdır" dedi. Konuyla ilgili Zülfikar, "Deprem riski olan kentlerde halkın güvenli şekilde erişebileceği afet toplanma alanları ve yaşamsal ihtiyaçlar için gerekli depolama alanları oluşturulmalıdır. Afet toplanma alanlarının rant ve kâr uğruna şirketlere peşkeş çekilmesi durdurulmalıdır. Bugüne kadar toplanan deprem vergilerinin amacına uygun kullanılması ve sermaye gruplarına akıtılan miktarın halk için harcanması sağlanmalıdır. Aksi takdirde depremlerdeki bütün kayıplar katliamdır, cinayettir. Depremi felakete dönüştüren yolsuzluk, kar ve rant düzenine karşı mücadele edelim" açıklamasını yaptı. Hibya Haber Ajansı
Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve adliyehaber.com.tr sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.