İstanbul Cumhuriyet Savcısı Ayhan KAŞIKÇI
Köşe Yazarı
İstanbul Cumhuriyet Savcısı Ayhan KAŞIKÇI
 

KİZİROĞLU MUSTAFA BEY ve KOÇ YİĞİT KÖROĞLU ‘ NUN HİKAYESİ

Kiziroğlu’nun cengaverliği, Köroğlu’nun mertliği, dürüstlüğü, yiğide hakkını veren anlayışı ve tabiki de 20. yy aşıklarından Aşık Murat ÇOBANOĞLU sayesinde bu hikaye yüzyıllar sonra günümüze kadar gelmiştir. Bir yiğitlik örneği olan bu hikayeyi, yüreğimizde vatan ve millet sevgisi, hafızalarımızda da milli kültür bilinci olduğu müddetçe sazımızla, sözümüzle anlatmak ve aktarmak, hikayelerinden feyz aldığımız nice yiğitlerimize olan borcumuzdur           "Kizir" , eski zamanlarda, Kars vilayeti civarında yaşayan insanların başında bulunan ve önderlik eden kişiye denmektedir. Gün gelmiş zamanın kizirinin ünü tüm Anadolu'ya yayılmış, tüm kötüler ondan korkar olmuşlardır. Gel zaman git zaman Kizir bir erkek sahibi olmuş ve daha küçükken iyi at binip, kılıç kuşanan Mustafa isimli bu   babayiğit, bu destana da adını vermiştir. Mustafa'nın bütün çocukluğu Kısır Dağı’nda at binip avlanmakla geçmiştir. O da babası gibi büyüğünce  namlı bir yiğit olmuş, haksızlık ve adaletsizliklerle savaşmaya başlamıştır. Onun  bulunduğu çevrede  ise hiç kimse haksızlık etmeye  cesaret edememiştir.           Köroğlu ise o vakitte, zalim Bolu beyini alt ettikten sonra düğünlerin en güzelini yapma sözü verdiği için ahdettiği yol arkadaşı ve aynı zamanda evladı gibi olan Ayvaz ile birlikte  düğün hazırlıkları yapmaktadır. O zamanlar gelin tacı turna kanadından yapıldığından en güzel turna kanadının da namı diyara yayılan  ve sahibi olduğu turnasına düşkünlüğüyle bilinen Kiziroğlu’nun bağında bulunduğu Köroğlu’nun kulağına çalınır. Köroğlu verdiği söz gereği  mecburen kıratına biner ve  çekinerek de olsa yola koyulur .              Bir  sabah  vakti Kiziroğlu’nun evine vardığında Köroğlu’nu karşılayan Mustafa Bey’ in  akrabaları , Mustafa’ nın yakın bir köye gittiğini bugün , yarın döneceğini söyler. Köroğlu da korkusundan derin bir oh çekip rahatlar. Ardından töre gereği  kocası olmayan bir evde kalmak istemeyince de Mustafa’ nın  hanımı   Köroğlu’ na şöyle yanıt verir’’ Kizir yoksa ailesi ve adamları buradadır, aşağı in yoksa kafanı kopartırım. ’’Köroğlu da Allah Allah , karısı böyle olanın kocası nasıldır diye söylenip durur ve tabi turna kanatlarını da elini kolunu sallayarak alamayacağını da anlar. Derken Köroğlu,  Mustafa Bey’in adamlarının yanında kalacağı yer  gösterildikten sonra yemeği biraz bol göndermelerini söyler ve kahvaltıda önüne koyulan iki kilo bal, bir buçuk kilo yağ, 12 değirmen ekmeği ile öğlen de  içi pirinçle dolu koyunu afiyetle yer .            O gece Köroğlu korkusundan uyuyamaz. Mustafa beyin namı  ,  en güzel turna kanadının  Kiziroğlu’nun bağında bulunması ve Köroğlu’ nun yoldaşı Ayvaz’a verdiği “ düğünlerin düğünü “ sözü karşısında başka çaresi bulunmadığını anlayan Köroğlu , herkes uyuduktan sonra Mustafa Bey’ in evladı gibi baktığı  turnanın kafesinin kapısını açıp, turnanın iki kanadını da kopardığı gibi belindeki kuşağa atar. Tabi koca bir kese altını da kanatlara karşılık turnanın kafesine bırakır.                 Kısa süre sonra Mustafa Bey , atı ‘’Ala Paça’’ ile  gelir, evin önüne durur ve hanımına dönüp bu gelişinde neden turnanın  ötmediğini sorar, tabi kanadı kopan turna ötmeyeceği için Mustafa Bey  turnanın kanatlarına bakar ve ; ’’Hanım noldu turnanın kanatlarına?’’ Der , Hanımı da haberinin olmadığını söyler . ’’Peki demin buradan geçen bir karartı vardı, o kimdi?’’  , “ Onu da  da bilmiyorum” der hanımı. Mustafa Bey adamlarını ve  hanımını azarladığı gibi misafiri sorar ve başı gövdesinden büyük biriydi cevabını aldıktan sonra karartının koç yiğit Köroğlu olduğunu öğrenir  ve  hemen ala paça ata bindiği gibi yola koyulur .         Allah’ın hikmeti ya, Köroğlu Bolu’ya varmadan Çamlıbel’in yakınındaki bir dere  kenarında Kiziroğlu , Köroğlu’ nu   yakalar. Mustafa Bey ’’Ola olsa olsa sen Köroğlu’sun’’  Köroğlu da ’’Sende olsan olsan Mustafa Bey’sin.’’ der. Mustafa Bey kılıcını Köroğlu’na doğrultur yenilenin boynunun vurulacağını söyler ve turnanın  hesabını sormak için  kavgaya başlar. Bir yandan da  Kırat ile Mustafa Bey’in atı Ala Paça kavgaya tutuşur,   koyunun kurttan korktuğu gibi,  insanın Azrail’den korktuğu gibi kırat da Ala Paçadan korkar . Mustafa Bey şöyle bir geriye  bakar  ki ne görsün; atı Ala Paça Köroğlu’nun atını alt etmiş vaziyettedir  . "Ola benim atım Köroğlu'nun atını alt etmiş, ben Köroğlu'nu alt etmezsem halim nic' olur" deyip gayrete gelir ve Köroğlu'nu yere serer. Tam kamasını çekip  vuracağı sırada Köroğlu "Dur yiğidim, bana biraz mühlet ver  yiğitlerimi göreyim, hanımımla helalleşeyim de ondan sonra canımı al"  der ve Mustafa Bey de Köroğlu’nun mertliği hatırına hasmının sözüne güvenip  salıverir. Köroğlu atını dere kenarındaki çobana bırakır , başka bir ata binip evinin  yoluna koyulur.  üstü başı çamur içindeki  kocası Köroğlu’nu gören hanımı Hüsne Bala   ise yenilgi bilmeyen yiğit Köroğlu’nun bileğinin büküldüğünü o vakit anlar . Köroğlu vaziyetini  soran ahaliye de " ikisini dövdüm ,üçü de kaçtı" diyerek latifesini de ettikten  sonra  sazından,  işin aslı olan şu sözler dökülür .     Bir hışımla geldi geçti    Kiziroğlu Mustafa Bey   Hışmı dağı deldi geçti     Bir atı var Ala Paça ,   Mecal vermez Kırat kaça .   Az kaldı ortamdan biçe.     Vay ben ona eş olaydım   ,   Anadan on beş olaydım   Keşke onla gardaş olaydım ,     Kiziroğlu Mustafa Bey   Bir beyin oğlu,   Zor beyin oğlu.    Köroğlu geciktiği için evine kadar giden  Kiziroğlu kapı aralığından türküyü duyunca duygulanır ve utanır. Kapıyı çalıp içeri girer. Mustafa Bey’i karşısında gören Köroğlu her şeyin bittiğini ve  son nefesini  vereceğini  düşünürken Mustafa Bey , canını alacağını söylemesine rağmen kendisine methiyeler dizen Köroğlu’ na  sarılıp  öper. "Sen benden daha yiğitsin Köroğlu" der  ve turna kanatlarını da Köroğlu’ na verip  doğup büyüdüğü Kısır Dağı’ na doğru  atı Ala Paçayla yola koyulur.  Kiziroğlu’nun cengaverliği, Köroğlu’nun mertliği, dürüstlüğü, yiğide  hakkını veren anlayışı ve tabiki de 20. Yy aşıklarından Aşık Murat ÇOBANOĞLU sayesinde  bu hikaye yüzyıllar sonra günümüze kadar gelmiştir .Bir yiğitlik örneği  olan   bu hikayeyi  ,  yüreğimizde vatan ve millet sevgisi ,  hafızalarımızda  da milli kültür bilinci olduğu müddetçe  sazımızla , sözümüzle anlatmak ve aktarmak hikayelerinden feyz aldığımız nice yiğitlerimize olan  borcumuzdur…                                                                                                            AYHAN KAŞIKÇI       CUMHURİYET SAVCISI
Ekleme Tarihi: 07 Eylül 2024 - Cumartesi

KİZİROĞLU MUSTAFA BEY ve KOÇ YİĞİT KÖROĞLU ‘ NUN HİKAYESİ

Kiziroğlu’nun cengaverliği, Köroğlu’nun mertliği, dürüstlüğü, yiğide hakkını veren anlayışı ve tabiki de 20. yy aşıklarından Aşık Murat ÇOBANOĞLU sayesinde bu hikaye yüzyıllar sonra günümüze kadar gelmiştir. Bir yiğitlik örneği olan bu hikayeyi, yüreğimizde vatan ve millet sevgisi, hafızalarımızda da milli kültür bilinci olduğu müddetçe sazımızla, sözümüzle anlatmak ve aktarmak, hikayelerinden feyz aldığımız nice yiğitlerimize olan borcumuzdur

          "Kizir" , eski zamanlarda, Kars vilayeti civarında yaşayan insanların başında bulunan ve önderlik eden kişiye denmektedir. Gün gelmiş zamanın kizirinin ünü tüm Anadolu'ya yayılmış, tüm kötüler ondan korkar olmuşlardır. Gel zaman git zaman Kizir bir erkek sahibi olmuş ve daha küçükken iyi at binip, kılıç kuşanan Mustafa isimli bu   babayiğit, bu destana da adını vermiştir. Mustafa'nın bütün çocukluğu Kısır Dağı’nda at binip avlanmakla geçmiştir. O da babası gibi büyüğünce  namlı bir yiğit olmuş, haksızlık ve adaletsizliklerle savaşmaya başlamıştır. Onun  bulunduğu çevrede  ise hiç kimse haksızlık etmeye  cesaret edememiştir.

          Köroğlu ise o vakitte, zalim Bolu beyini alt ettikten sonra düğünlerin en güzelini yapma sözü verdiği için ahdettiği yol arkadaşı ve aynı zamanda evladı gibi olan Ayvaz ile birlikte  düğün hazırlıkları yapmaktadır. O zamanlar gelin tacı turna kanadından yapıldığından en güzel turna kanadının da namı diyara yayılan  ve sahibi olduğu turnasına düşkünlüğüyle bilinen Kiziroğlu’nun bağında bulunduğu Köroğlu’nun kulağına çalınır. Köroğlu verdiği söz gereği  mecburen kıratına biner ve  çekinerek de olsa yola koyulur .

             Bir  sabah  vakti Kiziroğlu’nun evine vardığında Köroğlu’nu karşılayan Mustafa Bey’ in  akrabaları , Mustafa’ nın yakın bir köye gittiğini bugün , yarın döneceğini söyler. Köroğlu da korkusundan derin bir oh çekip rahatlar. Ardından töre gereği  kocası olmayan bir evde kalmak istemeyince de Mustafa’ nın  hanımı   Köroğlu’ na şöyle yanıt verir’’ Kizir yoksa ailesi ve adamları buradadır, aşağı in yoksa kafanı kopartırım. ’’Köroğlu da Allah Allah , karısı böyle olanın kocası nasıldır diye söylenip durur ve tabi turna kanatlarını da elini kolunu sallayarak alamayacağını da anlar. Derken Köroğlu,  Mustafa Bey’in adamlarının yanında kalacağı yer  gösterildikten sonra yemeği biraz bol göndermelerini söyler ve kahvaltıda önüne koyulan iki kilo bal, bir buçuk kilo yağ, 12 değirmen ekmeği ile öğlen de  içi pirinçle dolu koyunu afiyetle yer .

           O gece Köroğlu korkusundan uyuyamaz. Mustafa beyin namı  ,  en güzel turna kanadının  Kiziroğlu’nun bağında bulunması ve Köroğlu’ nun yoldaşı Ayvaz’a verdiği “ düğünlerin düğünü “ sözü karşısında başka çaresi bulunmadığını anlayan Köroğlu , herkes uyuduktan sonra Mustafa Bey’ in evladı gibi baktığı  turnanın kafesinin kapısını açıp, turnanın iki kanadını da kopardığı gibi belindeki kuşağa atar. Tabi koca bir kese altını da kanatlara karşılık turnanın kafesine bırakır.

                Kısa süre sonra Mustafa Bey , atı ‘’Ala Paça’’ ile  gelir, evin önüne durur ve hanımına dönüp bu gelişinde neden turnanın  ötmediğini sorar, tabi kanadı kopan turna ötmeyeceği için Mustafa Bey  turnanın kanatlarına bakar ve ; ’’Hanım noldu turnanın kanatlarına?’’ Der , Hanımı da haberinin olmadığını söyler . ’’Peki demin buradan geçen bir karartı vardı, o kimdi?’’  , “ Onu da  da bilmiyorum” der hanımı. Mustafa Bey adamlarını ve  hanımını azarladığı gibi misafiri sorar ve başı gövdesinden büyük biriydi cevabını aldıktan sonra karartının koç yiğit Köroğlu olduğunu öğrenir  ve  hemen ala paça ata bindiği gibi yola koyulur .

        Allah’ın hikmeti ya, Köroğlu Bolu’ya varmadan Çamlıbel’in yakınındaki bir dere  kenarında Kiziroğlu , Köroğlu’ nu   yakalar. Mustafa Bey ’’Ola olsa olsa sen Köroğlu’sun’’  Köroğlu da ’’Sende olsan olsan Mustafa Bey’sin.’’ der. Mustafa Bey kılıcını Köroğlu’na doğrultur yenilenin boynunun vurulacağını söyler ve turnanın  hesabını sormak için  kavgaya başlar. Bir yandan da  Kırat ile Mustafa Bey’in atı Ala Paça kavgaya tutuşur,   koyunun kurttan korktuğu gibi,  insanın Azrail’den korktuğu gibi kırat da Ala Paçadan korkar . Mustafa Bey şöyle bir geriye  bakar  ki ne görsün; atı Ala Paça Köroğlu’nun atını alt etmiş vaziyettedir  . "Ola benim atım Köroğlu'nun atını alt etmiş, ben Köroğlu'nu alt etmezsem halim nic' olur" deyip gayrete gelir ve Köroğlu'nu yere serer. Tam kamasını çekip  vuracağı sırada Köroğlu "Dur yiğidim, bana biraz mühlet ver  yiğitlerimi göreyim, hanımımla helalleşeyim de ondan sonra canımı al"  der ve Mustafa Bey de Köroğlu’nun mertliği hatırına hasmının sözüne güvenip  salıverir. Köroğlu atını dere kenarındaki çobana bırakır , başka bir ata binip evinin  yoluna koyulur.  üstü başı çamur içindeki  kocası Köroğlu’nu gören hanımı Hüsne Bala   ise yenilgi bilmeyen yiğit Köroğlu’nun bileğinin büküldüğünü o vakit anlar . Köroğlu vaziyetini  soran ahaliye de " ikisini dövdüm ,üçü de kaçtı" diyerek latifesini de ettikten  sonra  sazından,  işin aslı olan şu sözler dökülür .

 

  Bir hışımla geldi geçti

   Kiziroğlu Mustafa Bey

  Hışmı dağı deldi geçti

 

  Bir atı var Ala Paça ,
  Mecal vermez Kırat kaça .
  Az kaldı ortamdan biçe.

 

  Vay ben ona eş olaydım   ,

  Anadan on beş olaydım

  Keşke onla gardaş olaydım ,

 
  Kiziroğlu Mustafa Bey
  Bir beyin oğlu,
  Zor beyin oğlu. 

 

Köroğlu geciktiği için evine kadar giden  Kiziroğlu kapı aralığından türküyü duyunca duygulanır ve utanır. Kapıyı çalıp içeri girer. Mustafa Bey’i karşısında gören Köroğlu her şeyin bittiğini ve  son nefesini  vereceğini  düşünürken Mustafa Bey , canını alacağını söylemesine rağmen kendisine methiyeler dizen Köroğlu’ na  sarılıp  öper. "Sen benden daha yiğitsin Köroğlu" der  ve turna kanatlarını da Köroğlu’ na verip  doğup büyüdüğü Kısır Dağı’ na doğru  atı Ala Paçayla yola koyulur. 

Kiziroğlu’nun cengaverliği, Köroğlu’nun mertliği, dürüstlüğü, yiğide  hakkını veren anlayışı ve tabiki de 20. Yy aşıklarından Aşık Murat ÇOBANOĞLU sayesinde  bu hikaye yüzyıllar sonra günümüze kadar gelmiştir .Bir yiğitlik örneği  olan   bu hikayeyi  ,  yüreğimizde vatan ve millet sevgisi ,  hafızalarımızda  da milli kültür bilinci olduğu müddetçe  sazımızla , sözümüzle anlatmak ve aktarmak hikayelerinden feyz aldığımız nice yiğitlerimize olan  borcumuzdur…

 

 

                                                                                                       AYHAN KAŞIKÇI

      CUMHURİYET SAVCISI

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve adliyehaber.com.tr sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.