Kiziroğlu’nun cengaverliği, Köroğlu’nun mertliği, dürüstlüğü, yiğide hakkını veren anlayışı ve tabiki de 20. yy aşıklarından Aşık Murat ÇOBANOĞLU sayesinde bu hikaye yüzyıllar sonra günümüze kadar gelmiştir. Bir yiğitlik örneği olan bu hikayeyi, yüreğimizde vatan ve millet sevgisi, hafızalarımızda da milli kültür bilinci olduğu müddetçe sazımızla, sözümüzle anlatmak ve aktarmak, hikayelerinden feyz aldığımız nice yiğitlerimize olan borcumuzdur
"Kizir" , eski zamanlarda, Kars vilayeti civarında yaşayan insanların başında bulunan ve önderlik eden kişiye denmektedir. Gün gelmiş zamanın kizirinin ünü tüm Anadolu'ya yayılmış, tüm kötüler ondan korkar olmuşlardır. Gel zaman git zaman Kizir bir erkek sahibi olmuş ve daha küçükken iyi at binip, kılıç kuşanan Mustafa isimli bu babayiğit, bu destana da adını vermiştir. Mustafa'nın bütün çocukluğu Kısır Dağı’nda at binip avlanmakla geçmiştir. O da babası gibi büyüğünce namlı bir yiğit olmuş, haksızlık ve adaletsizliklerle savaşmaya başlamıştır. Onun bulunduğu çevrede ise hiç kimse haksızlık etmeye cesaret edememiştir.
Köroğlu ise o vakitte, zalim Bolu beyini alt ettikten sonra düğünlerin en güzelini yapma sözü verdiği için ahdettiği yol arkadaşı ve aynı zamanda evladı gibi olan Ayvaz ile birlikte düğün hazırlıkları yapmaktadır. O zamanlar gelin tacı turna kanadından yapıldığından en güzel turna kanadının da namı diyara yayılan ve sahibi olduğu turnasına düşkünlüğüyle bilinen Kiziroğlu’nun bağında bulunduğu Köroğlu’nun kulağına çalınır. Köroğlu verdiği söz gereği mecburen kıratına biner ve çekinerek de olsa yola koyulur .
Bir sabah vakti Kiziroğlu’nun evine vardığında Köroğlu’nu karşılayan Mustafa Bey’ in akrabaları , Mustafa’ nın yakın bir köye gittiğini bugün , yarın döneceğini söyler. Köroğlu da korkusundan derin bir oh çekip rahatlar. Ardından töre gereği kocası olmayan bir evde kalmak istemeyince de Mustafa’ nın hanımı Köroğlu’ na şöyle yanıt verir’’ Kizir yoksa ailesi ve adamları buradadır, aşağı in yoksa kafanı kopartırım. ’’Köroğlu da Allah Allah , karısı böyle olanın kocası nasıldır diye söylenip durur ve tabi turna kanatlarını da elini kolunu sallayarak alamayacağını da anlar. Derken Köroğlu, Mustafa Bey’in adamlarının yanında kalacağı yer gösterildikten sonra yemeği biraz bol göndermelerini söyler ve kahvaltıda önüne koyulan iki kilo bal, bir buçuk kilo yağ, 12 değirmen ekmeği ile öğlen de içi pirinçle dolu koyunu afiyetle yer .
O gece Köroğlu korkusundan uyuyamaz. Mustafa beyin namı , en güzel turna kanadının Kiziroğlu’nun bağında bulunması ve Köroğlu’ nun yoldaşı Ayvaz’a verdiği “ düğünlerin düğünü “ sözü karşısında başka çaresi bulunmadığını anlayan Köroğlu , herkes uyuduktan sonra Mustafa Bey’ in evladı gibi baktığı turnanın kafesinin kapısını açıp, turnanın iki kanadını da kopardığı gibi belindeki kuşağa atar. Tabi koca bir kese altını da kanatlara karşılık turnanın kafesine bırakır.
Kısa süre sonra Mustafa Bey , atı ‘’Ala Paça’’ ile gelir, evin önüne durur ve hanımına dönüp bu gelişinde neden turnanın ötmediğini sorar, tabi kanadı kopan turna ötmeyeceği için Mustafa Bey turnanın kanatlarına bakar ve ; ’’Hanım noldu turnanın kanatlarına?’’ Der , Hanımı da haberinin olmadığını söyler . ’’Peki demin buradan geçen bir karartı vardı, o kimdi?’’ , “ Onu da da bilmiyorum” der hanımı. Mustafa Bey adamlarını ve hanımını azarladığı gibi misafiri sorar ve başı gövdesinden büyük biriydi cevabını aldıktan sonra karartının koç yiğit Köroğlu olduğunu öğrenir ve hemen ala paça ata bindiği gibi yola koyulur .
Allah’ın hikmeti ya, Köroğlu Bolu’ya varmadan Çamlıbel’in yakınındaki bir dere kenarında Kiziroğlu , Köroğlu’ nu yakalar. Mustafa Bey ’’Ola olsa olsa sen Köroğlu’sun’’ Köroğlu da ’’Sende olsan olsan Mustafa Bey’sin.’’ der. Mustafa Bey kılıcını Köroğlu’na doğrultur yenilenin boynunun vurulacağını söyler ve turnanın hesabını sormak için kavgaya başlar. Bir yandan da Kırat ile Mustafa Bey’in atı Ala Paça kavgaya tutuşur, koyunun kurttan korktuğu gibi, insanın Azrail’den korktuğu gibi kırat da Ala Paçadan korkar . Mustafa Bey şöyle bir geriye bakar ki ne görsün; atı Ala Paça Köroğlu’nun atını alt etmiş vaziyettedir . "Ola benim atım Köroğlu'nun atını alt etmiş, ben Köroğlu'nu alt etmezsem halim nic' olur" deyip gayrete gelir ve Köroğlu'nu yere serer. Tam kamasını çekip vuracağı sırada Köroğlu "Dur yiğidim, bana biraz mühlet ver yiğitlerimi göreyim, hanımımla helalleşeyim de ondan sonra canımı al" der ve Mustafa Bey de Köroğlu’nun mertliği hatırına hasmının sözüne güvenip salıverir. Köroğlu atını dere kenarındaki çobana bırakır , başka bir ata binip evinin yoluna koyulur. üstü başı çamur içindeki kocası Köroğlu’nu gören hanımı Hüsne Bala ise yenilgi bilmeyen yiğit Köroğlu’nun bileğinin büküldüğünü o vakit anlar . Köroğlu vaziyetini soran ahaliye de " ikisini dövdüm ,üçü de kaçtı" diyerek latifesini de ettikten sonra sazından, işin aslı olan şu sözler dökülür .
Bir hışımla geldi geçti
Kiziroğlu Mustafa Bey
Hışmı dağı deldi geçti
Bir atı var Ala Paça ,
Mecal vermez Kırat kaça .
Az kaldı ortamdan biçe.
Vay ben ona eş olaydım ,
Anadan on beş olaydım
Keşke onla gardaş olaydım ,
Kiziroğlu Mustafa Bey
Bir beyin oğlu,
Zor beyin oğlu.
Köroğlu geciktiği için evine kadar giden Kiziroğlu kapı aralığından türküyü duyunca duygulanır ve utanır. Kapıyı çalıp içeri girer. Mustafa Bey’i karşısında gören Köroğlu her şeyin bittiğini ve son nefesini vereceğini düşünürken Mustafa Bey , canını alacağını söylemesine rağmen kendisine methiyeler dizen Köroğlu’ na sarılıp öper. "Sen benden daha yiğitsin Köroğlu" der ve turna kanatlarını da Köroğlu’ na verip doğup büyüdüğü Kısır Dağı’ na doğru atı Ala Paçayla yola koyulur.
Kiziroğlu’nun cengaverliği, Köroğlu’nun mertliği, dürüstlüğü, yiğide hakkını veren anlayışı ve tabiki de 20. Yy aşıklarından Aşık Murat ÇOBANOĞLU sayesinde bu hikaye yüzyıllar sonra günümüze kadar gelmiştir .Bir yiğitlik örneği olan bu hikayeyi , yüreğimizde vatan ve millet sevgisi , hafızalarımızda da milli kültür bilinci olduğu müddetçe sazımızla , sözümüzle anlatmak ve aktarmak hikayelerinden feyz aldığımız nice yiğitlerimize olan borcumuzdur…
AYHAN KAŞIKÇI
CUMHURİYET SAVCISI