Sitenin solunda giydirme reklamı denemesidir
Sitenin sağında bir giydirme reklam
İstanbul Hakimi Seda MERİÇELLİ
Köşe Yazarı
İstanbul Hakimi Seda MERİÇELLİ
 

YAZILI TAHLİYE TAAHHÜTNAMESİNE DAYALI TAHLİYE DAVASI

YAZILI TAHLİYE TAAHHÜTNAMESİNE DAYALI TAHLİYE DAVASI VE BU DAVAYA İLİŞKİN YARGITAY HUKUK GENEL KURULUNUN 2017/(6)3-975 ESAS, 2021-1108 KARAR SAYILI KARARININ TAHLİL EDİLMESİ ÖZET Günümüz şartlarında en çok karşılaşılan sözleşmelerden birisi kira sözleşmeleridir. Ekonomik koşullar sebebiyle taşınmazların kira bedelleri günden güne değişmekte olup, bu kapsamda kiraya verenler Türk Borçlar Kanunundan kaynaklanan kiralananın tahliyesine ilişkin haklarını daha fazla kullanmaktadırlar. 01.07.2012 tarihinde yürürlüğe giren 6098 sayılı yeni TBK da kiracı lehine yorum ilkesi getirilmiş ve kanun bu mantıkla düzenlenmiştir. Bu bağlamda yeni TBK eski TBK dan farklı olarak kiracıları koruma adına düzenlemeler getirmiştir. Bunun sonucu olarak da kiraya verene tahliye hakkı sınırlı sayıda ve sınırlı sebeplerle tanınmış olup, çalışmamamızın birinci bölümünde bu sebeplerden birisi olan ve TBK 352/1 maddesinde düzenlenen yazılı tahliye taahhüdüne dayalı tahliye davası incelenecek, ikinci bölümünde ise bu davanın görülmesi sırasında en çok karşımıza çıkan kiracının tahliye taahhütnamesini boş olarak imzalayıp kiraya verene vermesi halinde sorumluluğunun ne olacağına ilişkin Yargıtay Hukuk Genel kurulu kararı tahlil edilecektir.    İÇİNDEKİLER BİRİNCİ BÖLÜM GİRİŞ. 1 YAZILI TAHLİYE TAAHHÜDÜ SEBEBİNE DAYALI TAHLİYE DAVASI. 1 1.Genel Olarak. 1 2.Şartlar 2 2.1. Kiracı Tarafından Verilmiş Bir Tahliye Taahhüdü Olmalıdır 2 2.3. Taşınmaz Teslim Edildikten Sonraki Bir Tarihte Tahliye Taahhüdü Verilmiş Olmalıdır 3 2.4. Tahliye Tarihi Belirli Olmalıdır 3 2.5. Tahliye Taahhüdünde İrade Sakatlığı Halleri Olmamalıdır 4 2.6. Taahhüt Edilen Tarihte Taşınmaz Boşaltılmamış Olmalıdır 4 SONUÇ.. 5 İKİNCİ BÖLÜM YARGITAY HUKUK GENEL KURULUNUN 2017/(6)3-975 ESAS, 2021-1108 KARAR SAYILI KARARININ TAHLİL EDİLMESİ. 5 1.Maddi Vaka. 5 2.Mahkemenin Tabi Olduğu Usul Hukuku. 6 3.Davacının İddiaları 6 4.Davalının İddia ve Savunmaları 6 5. İlk Derece Mahkemesinin Kararı 6 6. Yargıtay Kararı 7 7. Karar Düzeltme Başvurusu Üzerine Yargıtay’ın Bozma Kararı 7 8. Hukuki Sorun. 7 9.Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun Direnme Üzerine Bozma Kararı 7 10.Yargıtay Hukuk Genel Kurulu Kararında Karşı Görüş. 8 11. Karar Tahlili 8 KAYNAKÇA.. 10 TAHLİLE KONU KARAR.. 11   BİRİNCİ BÖLÜM GİRİŞ             TBK 299 ve devamı maddelerinde kira sözleşmesi düzenlenmiş olup,  TBK 299. Maddesine göre kira sözleşmesi; kiraya verenin bir şeyin kullanılması ve yararlanılmasını kiracıya bıraktığı, kiracının da bunun karşılığında kira bedeli ödediği sözleşmelerdir. Kira sözleşmeleri karşılıklı borç doğuran ve sürekli edimli sözleşmelerdendir.[1] Bu sözleşmeler serbest irade ürünü olmakla birlikte 6098 sayılı TBK doğrultusunda asıl amaç güçlü durumda olan kiraya verene karşı, zayıf durumda olan kiracıyı korumaktır. Bu kapsamda diğer sözleşme türlerinden farklı olarak bir takım sınırlayıcı ve kamu düzenine ilişkin kurallar getirilmiştir.[2]  6098 sayılı TBK da kira sözleşmesi niteliklerine göre bazı türlere ayrılmıştır.  Bunlar adi kira, ürün kirası ve konut ve çatılı iş yeri kiralarıdır. Konut ve çatılı iş yeri kiralarında kira sözleşmesinin sona ermesi kiracıdan veya kiraya verenden kaynaklı olabilmektedir.  Kiraya verenin veya yeni malikin gereksinimi, kiralananın yeniden inşası ve imarı kiraya verenden kaynaklı tahliye sebeplerindendir.  Kiracıdan kaynaklanan sebepler ise yazılı tahliye taahhüdü, kiracının ödemelerini yapmaması sebebiyle kiraya verenin iki haklı ihtar göndermesi veya temerrüt sebebiyle tahliye ve kiracının veya birlikte yaşadığı eşinin aynı ilçede oturmaya elverişli konutunun bulunması durumudur.[3] Kiraya verenin her istediğinde kiracıyı tahliye etmesinin önüne geçmek için kiraya verene sınırlı olarak kiracının tahliyesini isteme hakkı tanınmış olup, konumuz kapsamında olmaması nedeniyle çalışmamızda bu sebeplere tek tek değinilmeyerek yazılı tahliye taahhütnamesine dayanılarak taşınmazın tahliye edilmesi sebebinden bahsedilecektir. YAZILI TAHLİYE TAAHHÜDÜ SEBEBİNE DAYALI TAHLİYE DAVASI 1.Genel Olarak Yazılı tahliye taahhüdü sebebiyle kira sözleşmesinin sona erme hali TBK nun 352. Maddesinde düzenlenmiş olup, bu maddeye göre kiracı taşınmazın kendisine teslim edilmesinden sonra, taşınmazı belli bir tarihte boşaltmayı kiraya verene karşı yazılı olarak üstlendiği halde boşaltmamışsa kiraya veren bu tarihten başlayarak bir ay içinde icraya başvurmak veya dava açmak yolu ile kiracının tahliyesini isteyebilmektedir. Bu düzenleme ile kiracının belirli süreli sözleşmelerde sürenin sona ermesini beklemeden taşınmazı tahliye etmesi, kiraya verenin de aynı şekilde sebep göstermeden ve tazminat ödemeden tahliyeyi talep etme hakkı bulunmaktadır. Bu hüküm kamu düzenine ilişkin ve emredici niteliktedir, tarafların anlaşarak bu madde ile ilgili değişiklik yapma hakları yoktur.[4]   2.Şartlar 2.1. Kiracı Tarafından Verilmiş Bir Tahliye Taahhüdü Olmalıdır Tahliye taahhüdü kiracı veya kiracının yetkilendirdiği kişi tarafından verilmelidir. Kiracının birden fazla olması halinde taahhüdün de tüm kiracılar tarafından verilmesi gerekmektedir[5]. Bu arada şunu açıklamakta fayda vardır. Kira hukukuna göre kiracı, kira sözleşmesini imzalayan ve sözleşmede kiracı olarak görünen kişidir. Dolayısı ile kiracı olmayıp da kiracı ile aynı konutta ikamete eden kişilerin verdiği tahliye taahhüdü geçerli değildir. Bu kapsamda aile konutu olarak kullanılan taşınmazlar için verilen tahliye taahhüdü önem arz etmektedir. Taşınmazın aile konutu olarak kullanıldığı ve bu durumun kiraya verene yazılı olarak bildirildiği hallerde, tahliye taahhüdünün her iki eş tarafından birlikte verilmesi gerekmektedir. [6]   2.2. Tahliye Taahhüdü Yazılı Olmalıdır           Tahliye taahhüdünün yazılı olması gerektiği TBK 352/2 Maddesinde açıkça düzenlenmiş olup, taahhüdün geçerli olması için aranan bir şarttır. Taahhüdün adi yazılı olarak verilmesi yeterli olup resmi şekil şartı aranmamaktadır. [7] Ancak tahliye taahhüdünün noterden resmi şekilde düzenlenmiş olması kiraya verenin menfaati açısından önemlidir. Zira bu durumda kiracı taahhüdün geçersizliğini ileri süremeyecek ve imza inkârında bulunamayacaktır.[8] Tahliye taahhüdünün kira sözleşmesinin içerisinde veya ayrı bir belge olarak düzenlenmesi arasında, tek taraflı olması veya anlaşma şeklinde olması arasında fark yoktur.   2.3. Taşınmaz Teslim Edildikten Sonraki Bir Tarihte Tahliye Taahhüdü Verilmiş Olmalıdır TBK 352/2 de açıkça belirtildiği üzere tahliye taahhüdü kiralanan teslim alındıktan sonra verilmiş olmalıdır. Kira sözleşmesi ile aynı gün düzenlenen tahliye taahhütleri geçerli değildir. Bu şartın getirilmesinin amacı kiracının serbest iradesi İle tahliye taahhüdündebulunmasının sağlanmasıdır. Aksi durumda taşınmaz henüz teslim edilmeden kiracının tahliye taahhüdü vermesi halinde kiraya verenin taşınmazı kiralamaktan vazgeçmesi gibi bir durum söz konusu olabileceğinden kiracı baskı altında olacaktır. [9] Burada önemli olan husus taşınmazın teslim edilmesinden sonra taahhüdün verilmiş olmasıdır. Dolayısı ile kira sözleşmesi kurulmuş ancak taşınmaz henüz teslim edilmemişse verilen tahliye taahhüdü geçerli olmayacaktır. [10] İstisnaen de olsa taşınmaz teslim edildikten sonra kira sözleşmesinin yapılması halinde ise teslim tarihi değil sözleşme tarihi esas alınacak ve taahhüdün sözleşme tarihinden sonra olması önem arz edecektir.[11] Tahliye taahhüdünde düzenlenme tarihinin olmaması taahhütnamenin geçerliliğini etkilemez. Ancak bu durumda ispat yükü kiraya verendedir. Kiraya verenin taahhütnamenin sözleşmenin kurulmasından, daha doğrusu taşınmazın teslim edilmesinden sonra verildiğini ispat etmesi gerekmektedir.[12] Taahhüt tarihi yazılı ise bunun aksini ispat etme yükü kiracıdadır. Kiracı taahhüdün kira sözleşmesi kurulmadan önce verildiğini, beyaza imza olarak verilen taahhüdün anlaşmaya aykırı olarak doldurulduğunu ispatlamalıdır.    2.4. Tahliye Tarihi Belirli Olmalıdır Tahliye taahhüdünde taşınmazın boşaltılacağı taahhüt edilen tarihin tereddüte mahal bırakmayacak nitelikte belirli olması gerekmektedir. [13] Bu kapsamda tahliye tarihi olarak sadece ay belirtilmiş gün belirtilmemişse tahliye taahhüdü geçerli olmayacaktır. Tahliye tarihi, taahhüt verildiği tarihte belli değil sonradan belirlenmiş ise yine taahhüt geçersiz olacaktır. Taahhüt edilen tahliye tarihi sözleşmenin sona ermesine yakın bir tarihte olabileceği gibi dönem ortasında da olabilecektir. [14] Tartışma konusu olan bir diğer konu ise şarta bağlı tahliye taahhütlerinin geçerli olup olmayacağına ilişkindir. Doktrinde ağırlıklı olarak kabul edilen görüşe ve Yargıtay içtihatlarına göre şarta bağlı tahliye taahhüdü verilmesi mümkündür ancak bu şart tahliye tarihinin belirlenmesine engel olmamalıdır.[15]   2.5. Tahliye Taahhüdünde İrade Sakatlığı Halleri Olmamalıdır             Tahliye taahhüdünün geçerli olabilmesi için, kiracının taahhüdü baskı altında olmadan özgür iradesi ile vermesi gerekmektedir. Eğer taahhüdün verilmesi sırasında kiracının iradesinin sakatlanması halleri söz konusu olursa kiracı bunu ispat etmek şartıyla taahhüdün iptalini isteyebilecektir.[16]   2.6. Taahhüt Edilen Tarihte Taşınmaz Boşaltılmamış Olmalıdır             Kiracının taahhüt ettiği tahliye tarihinde taşınmazı boşaltarak anahtarının kiraya verene usulüne uygun olarak teslim etmesi halinde kira ilişkisi sona erecektir. Fakat kiracı belirtilen tarihte taşınmazı boşaltmamışsa bu durumda kiraya verenin taahhüt edilen tahliye tarihinden itibaren 1 ay içerisinde icra dairelerine başvurarak veya dava açarak taşınmazın tahliyesini istemesi gerekmektedir. Kiraya veren bu süre içerisinde dava açmamış veya icra takibine başvurmamış ancak tahliye davasını açacağı konusunda kiracıya ihtarname göndermiş ve bir aylık süre içerisinde ihtarname kiracıya tebliğ edilmişse, TBK 353. Maddesine göre dava çama süresi 1 yıl uzayacağından kiraya veren takip eden kira döneminin sonuna kadar dava açabilecektir.[17]Bir diğer önemli husus bu hukuki yolların ancak kiraya veren tarafından kullanılabileceğidir. Kiraya veren olmayan malikin bu davayı açma hakkı yoktur.[18] Bununla birlikte taşınmazın satılması halinde yeni malikin tahliye taahhütnamesine dayalı olarak tahliye davası açabileceği kabul edilmektedir. Zira yeni malik kira sözleşmesine taraf olmakta ve eski malikin halefi olarak tüm haklara sahip olmaktadır.[19] Birden fazla kiraya veren olması halinde davanın hepsi tarafından açılması, icra takibinin hepsi tarafından başlatılması gerekmektedir. Aynı şekilde birden fazla kiracı olması halinde de davanınve icra takibinin tüm kiracılara yöneltilmesi gerekmektedir.[20] Açılacak davada sulh hukuk mahkemeleri görevlidir. Yetki açısından ise genel yetki kuralları geçerlidir.   SONUÇ Yazılı tahliye taahhütnamesine dayalı tahliye davaları kiracıdan kaynaklanan tahliye sebeplerinden olup, kiracı bu durumu bilerek yazılı taahhüt verdiyse bunun sonuçlarına katlanmalı ve taahhüt ettiği tarihte taşınmazı tahliye etmelidir. Zira 6098 sayılı yeni TBK kiraya verene sınırlı olarak tahliye davası açma ve kiracının taşınmazdan tahliyesini isteme hakkı tanımış olup zaten sınırlı olan bu hakların kiracı tarafından kötüye kullanılmaması gerektiği kanaatindeyiz.   İKİNCİ BÖLÜM      YARGITAY HUKUK GENEL KURULUNUN 2017/(6)3-975 ESAS, 2021-1108 KARAR SAYILI KARARININ TAHLİL EDİLMESİ           1.Maddi Vaka Edirne 2. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2016/85E, 2016/356K sayılı dosyasında taraflar arasında 05.03.2010 tarihli kira sözleşmesi bulunduğu, kiracının 4 yıldır taşınmazı kullandığı, kira ilişkisi süresince kiracı tarafından kiraya verene verilen yazılı tahliye taahhüdü ile taşınmazın 04.03.2014 tarihinde tahliye edileceğinin taahhüt edildiği,  taahhütnameye göre kiracının taşınmazı, taahhüt ettiği tarihte tahliye etmemesi üzerine kiraya verenin kiracıya karşı tahliye istemli dava açtığı anlaşılmıştır. 2.Mahkemenin Tabi Olduğu Usul Hukuku İlk derece mahkemesi bu uyuşmazlığı çözümlerken 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununu uygulamıştır. 3.Davacının İddiaları Davacı kiraya veren, davalı kiracının tahliye taahhütnamesini kayıtsız ve şartsız olarak imzaladığını, buna rağmen taşınmazı taahhüt edilen tarihte boşaltmadığını, bu sebeple Edirne 1. Noterliğinin  06.03.2014 tarihli ve 2454 yevmiye numaralı ihtarnamesinin keşide edildiğini, davalının ihtar ve uyarılara rağmen yazılı taahhüdüne uymadığını ileri sürerek taahhüt nedeniyle kiralanandan tahliyesine karar verilmesini talep etmiştir. 4.Davalının İddia ve Savunmaları Davalı; tahliye taahhüdünün davacı tarafça kira sözleşmesinin imzalandığı tarihten önce manevi cebir altında iken boş olarak imzalatıldığını, baskı altında ve kira sözleşmesinin düzenlenme tarihinden önce alınmış olması nedeniyle geçerli bir tahliye taahhüdünün olmadığını beyan ederek davanın reddi gerektiğini savunmuştur. 5. İlk Derece Mahkemesinin Kararı Edirne 2. Sulh Hukuk Mahkemesinin 17.12.2014 tarihli ve 2014/256 E. 2014/963 K. Sayılı kararında; davalı tarafından içeriği doldurulmamış ancak tarafların isim ve imzalarını taşıyan tarihsiz tahliye taahhütnamesinin ibraz edildiği, öte yandan davacı tarafın sunduğu içeriği doldurulmuş ve imzalı taahhütnamenin de dosyada bulunduğu, her iki taahhütnamedeki imzaların taraflarca inkar edilmediği, davacı asilin ve yine davacı tanığının duruşmada ifadelerinin alındığı ve bu kişilerin taahhütnamenin sözleşme yapılırken alındığı, taahhütname imzalanmadan sözleşmenin yapılmadığı yönünde beyanda bulundukları, bu doğrultuda taahhütnamenin düzenlenme tarihi 14.03.2013 görünse de aslında kira sözleşmesinin yapıldığı tarih olan 05.03.2010 tarihinde düzenlendiği yönünde kanaat oluştuğu, ispat yükünün davacı tarafa geçtiği, davacı tarafa yemin deliline dayanıp dayanmayacağının hatırlatıldığı, davacının yemin deliline dayanmayacağını beyan etmesi üzerine, davacının kira sözleşmesi düzenlendikten sonra tahliye taahhütnamesinin alındığı yönündeki iddiasını ispat edemediği gerekçesiyle taahhütnameye dayalı tahliye davasının koşullarının oluşmadığı, dava devam ederken taşınmazın tahliye edilmesi nedeniyle dava konusuz kalmış olduğundan esas hakkında karar verilmesine yer olmadığı kararı verdiği, bununla birlikte davacının davayı açmakta haksız olması nedeniyle yargılama giderleri ve vekalet ücretini davacı tarafa yüklediği anlaşılmıştır. 6. Yargıtay Kararı Yargıtay (Kapatılan) 6. Hukuk Dairesinin 26.03.2015 tarihli ve 2015/2042 E., 2015/3042 K. sayılı kararı ile ilk derece mahkemesinin kararının onanmasına karar verildiği anlaşılmıştır. 7. Karar Düzeltme Başvurusu Üzerine Yargıtay’ın Bozma Kararı Yargıtay (Kapatılan) 6. Hukuk Dairesinin 26.03.2015 tarihli ve 2015/2042 E., 2015/3042 K. sayılı kararı ile ilk derece mahkemesi kararının onanması üzerine davacı vekili tarafından karar düzeltme kanun yoluna başvurulduğu, bunun üzerine yine Yargıtay (Kapatılan) 6. Hukuk Dairesinin 16.11.2015 tarihli ve 2015/7313 E. 2015/9971 K. sayılı kararı ile; HMK 190. Maddesi uyarınca ispat yükünün, iddia edilen vakıadan kendi lehine sonuç çıkaran tarafa ait olduğu, tahliye taahhütnamesinin kira sözleşmesinden önce imzalandığını iddia eden davalının bu iddiasını ispatlamakla yükümlü olduğu, mahkemece ispat yükünün yer değiştirilmesi suretiyle davanın reddine karar verilmesinin doğru olmadığı gerekçesiyle bozma kararı verildiği anlaşılmıştır. 7. Uyuşmazlığın Esasına İlişkin Hukuki Kaynaklar Uyuşmazlığın çözümünde 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu uygulanmıştır. 8. Hukuki Sorun Somut olayda uyuşmazlık, davalı kiracının tahliye taahhütnamesini kira sözleşmesinin düzenlenmesinden önce imzalandığı iddiasını ispat etmek zorunda olup olmadığı, ispat edilecekse nasıl ispat edileceği, ispat yükünün yer değiştirip değiştirmeyeceği noktasında toplanmaktadır. 9.Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun Direnme Üzerine Bozma Kararı Yerel mahkeme bozma sonrasında önceki kararında diremiş, direnme kararının temyiz edilmesi üzerine, temyiz incelemesi Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun  2017/(6)3-975E,  2021/1108K sayılı, 28.09.2021 tarihli kararı ile yapılmıştır. HGK bu kararında;  kira sözleşmesinin yapılması sırasında tarihleri boş olarak kiracı tarafından imzalanan yazılı tahliye taahhütnamesinin kiralananın tesliminden önce kiracı tarafından verildiği ve anlaşmaya aykırı olarak kiraya veren tarafından doldurulması durumunda ispat yükünün kimde olduğu noktasında değerlendirme yapmıştır. Somut olayda; davacı vekili davalı kiracının dava konusu taşınmazda 05.03.2010 başlangıç tarihli kira sözleşmesi gereğince  kiracı olduğunu, davalının 14.03.2013 tarihinde verdiği taahhütname ile 04.03.2014 tarihinde boşaltacağını taahhüt etmesine rağmen taşınmazı tahliye etmemesi nedeniyle iş bu davayı açmıştır. Davalı vekili, tahliye taahhütnamesinin davacı tarafça kira sözleşmesinin imza edildiği tarihten önce alındığını, bu taahhütnamenin davalıya manevi cebir altında imzalatıldığını, bu sebeple geçerli olmadığını iddia ederek davanın reddini talep etmiş ancak HGK, TMK’nun 6. ve HMK’nun 190. maddesi gereğince ispat yükünün iddia edilen vakıadan kendi lehine hak çıkaran tarafa ait olduğunu, bu kapsamda taahhütnamenin kiralananın tesliminden önce ve baskı altında imzalatıldığını iddia eden davalı kiracının,  bunu ispat etmesi gerektiği halde ispat edemediğinden direnme kararının bozulmasına karar vermiştir. 10. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu Kararında Karşı Görüş  HGK da karşı görüşte olan bazı üyeler; 04.10.1944 tarihli ve 1944/20 E., 1944/28 K. sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında, ilk kira sözleşmesi ile birlikte verilmiş olan tahliye taahhüdünün serbest iradeye dayanmadığından geçerli olmadığının belirtildiği, kiraya verenlerin bu İçtihadı Birleştirme Kararını aşmak için düzenleme ve boşaltma tarihleri boş olan ve kiracı tarafından imzalanan tahliye taahhüdünü aldıklarını, tahliye taahhüdü noterde düzenlenseydi ispat yükünün davalıda olacağını ancak tahliye taahhüdü adi yazılı olduğu için ispat yükünün davacıda olduğunu beyan etmişlerdir. 11. Karar Tahlili Yargıtay Hukuk Genel Kurulu bu kararında yazılı tahliye taahhüdünün anlaşmaya aykırı olarak doldurulması halinde ispat yükünün kiracıda olacağına yerinde bir şekilde karar vermiştir. HMK nın 190. Maddesinde “İspat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir. Kanuni bir karineye dayanan taraf,  sadece karinenin temelini oluşturan vakıaya ilişkin ispat yükü altındadır. Kanunda öngörülen istisnalar dışında, karşı taraf, kanuni karinenin aksini ispat edebilir”  düzenlemesine yer verilmiş olup, somut olayın bu madde kapsamında değerlendirilmesi sonucunda taahhüdünün manevi cebir altında kira sözleşmesinin düzenlenmesinden önce verildiğini ispat yükü kiracıda olacaktır. Öte yandan Yargıtay’ın yerleşik diğer içtihatlarında beyaza imza atan kişinin bunun sonuçlarına katlanması gerektiği de vurgulanmıştır. Bu mantıkla kiracı boş kâğıda imza attıysa bunun sonuçlarına katlanması gerekecektir. Yine Yargıtay’ın bazı kararlarında kiraya veren tarafından davaya dayanak yapılan yazılı tahliye taahhüdünün bulunması halinde, bunun anlaşmaya aykırı olarak doldurulduğunu iddia eden kiracının bunu aynı nitelikte yazılı bir belge ile yani senetle ispatlaması gerekecektir. Bu nedenle bu yargılamalar sırasında tanık dinlenilmesi mümkün değildir. Öte yandan TBK nun 39. Maddesinde ‘’Yanılma veya aldatma sebebiyle ya da korkutulma sonucunda sözleşme yapan taraf, yanılma veya aldatmayı öğrendiği ya da korkutmanın etkisinin ortadan kalktığı andan başlayarak bir yıl içinde sözleşme ile bağlı olmadığını bildirmez veya verdiği şeyi geri istemezse, sözleşmeyi onamış sayılır.’’ düzenlemesine yer verilmiş olup, taahhütnamenin imzalanmasından sonra 1 yıl içerisinde bu maddeye göre dava açmayan kiracının, sonradan tahliye davası açılması sırasında taahhüdün baskı altında alındığı iddiasında bulunması hakkın kötüye kullanılması mahiyetindedir.    KAYNAKÇA Akartepe, Alpaslan. Atamulu, İsmail. Babacan, Burak. Bayrak, Yıldırım. Doğan, Murat. Keser, Yıldırım. Köse, Yasin. Özcan, İlker. Özdemir, Gençer. Kira Hukuku Davaları, Seçkin Yayıncılık, Ankara, 2022. Akay, Akgün, Merve. Konut ve Çatılı İş Yeri Kiralarına Özgü Sona Erme Sebepleri, Seçkin Yayınları, Ankara, 2017. Akçaal, Mehmet. Yargıtay Uygulaması Işığında Yazılı Tahliye Taahhüdü ve Çözüm Önerileri, Süleyman Demirel Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, Cilt 12, Sayı 2, 2022 Aral, Fahrettin. Ayrancı Hasan. 6098 Sayılı Türk Borçlar Kanununa Göre Hazırlanmış Borçlar Hukuku Özel Borç İlişkileri, Yetkin Yayınları, Ankara, 2012. Aydemir, Efrail. Türk Borçlar Yasasına Göre Kira Hukuku, Seçkin Yayıncılık, Ankara, 2015. Burcuoğlu, Haluk. Yargıtay Kararları Işığında 6570 Sayılı Yasaya Göre Kiracının Tahliye Edilmesi, Fizik Kitabevi, İstanbul, 1993. Göçüm, Oylum. Kira Hukuku, Adalet Yayınevi, Ankara, 2020. İnceoğlu, Murat. Kira Hukuku, On İki Levha Yayıncılık, İstanbul, 2014. İncesu, Sadırlı, Hazal. Konut ve Çatılı İş Yeri Kiralarında Sözleşmenin Sona Ermesi, Seçkin Yayınları, Ankara, 2022. Kılıçoğlu, Ahmet. Medeni Kanunumuzun Getirdiği Yenilikler, Ankara, 2003. Özkanoğlu, Neşe. 6098 Sayılı TBK Kapsamında Konut ve Çatılı İşyeri kiralarında Kiraya Veren Tarafından Kira Sözleşmesinin Sona Erdirilmesi, Seçkin Yayıncılık, Ankara, 2021. Sırataş, Burcu. Türk Borçlar Kanununa Göre Kira Sözleşmesinin Sona Ermesi, Seçkin Yayıncılık, Ankara, 2021. Yalman, Süleyman. Tahliye Sebebi Olarak Yazılı Tahliye Taahhüdü, Selçuk Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, Cilt 13, Sayı 2, Yıl 2005. Zevkliler Aydın. Gökyayla Emre. Borçlar Hukuku Özel Borç İlişkileri, Turhan Kitabevi, Ankara, 2015.       TAHLİLE KONU KARAR   T.C.                   YARGITAY        Hukuk Genel Kurulu   ESAS NO      : 2017/(6)3-975 KARAR NO : 2021/1108                                   T Ü R K   M İ L L E T İ   A D I N A                                 Y A R G I T A Y   İ L A M I İNCELENEN KARARIN MAHKEMESİ: Edirne 2. Sulh Hukuk Mahkemesi TARİHİ         : 09/03/2016 NUMARASI : 2016/85-2016/356 DAVACI       : xxx DAVALI       : xxx   1.  Taraflar arasındaki “taahhüt nedeniyle tahliye” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, Edirne 2. Sulh Hukuk Mahkemesince verilen davanın konusu kalmadığından karar verilmesine yer olmadığına ilişkin karar davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay (Kapatılan) 6. Hukuk Dairesince yapılan inceleme sonunda önce onanmış, davacı vekilinin karar düzeltme istemi üzerine ise bozulmuş, Mahkemece Özel Daire bozma kararına karşı direnilmiştir. 2.  Direnme kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. 3.  Hukuk Genel Kurulunca dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü: I. YARGILAMA SÜRECİ Davacı İstemi: 4.  Davacı vekili dava dilekçesinde; davalı xx dava konusu taşınmazda 05.03.2010 başlangıç tarihli kira sözleşmesi gereğince aylık 3.350TL kira bedeli ile kiracı olduğunu, davalının  dört yıldır kiracı olarak bulunduğu işyerini son dönem başından sonra verdiği taahhütname ile 04.03.2014 tarihinde boşaltacağını kayıtsız ve şartsız olarak kabul ettiğini, yazılı taahhüdüne uymayan davalıya Edirne 1. Noterliğinin 06.03.2014 tarihli ve 2454 yevmiye numaralı ihtarname keşide edildiğini, davalının ihtar ve uyarılara rağmen yazılı taahhüdüne uymadığını ileri sürerek taahhüt nedeniyle kiralanandan tahliyesine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı Cevabı: 5.  Davalı vekili cevap dilekçesinde; davaya dayanak yapılan tahliye taahhüdünün davacı tarafça kira sözleşmesinin imza edildiği tarihten önce alındığını, davacının, taşınmazın kiracı sıfatıyla kullanılabilmesinin ön şartı olarak ileri sürdüğü taahhütnameyi müvekkiline manevi cebir altında imzalattığını, bu şekilde imza edilen taahhüt tarafların gerçek iradelerini yansıtmaktan uzak olduğundan geçerli olmadığını, davacının aynı taşınmaz ile ilgili olarak başka hukuksal nedene dayalı olarak Edirne 1. Sulh Hukuk Mahkemesinde müvekkili aleyhine tahliye davası açtığını ve kötü niyetli olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur. Mahkeme Kararı: 6.  Edirne 2. Sulh Hukuk Mahkemesinin 17.12.2014 tarihli ve 2014/256 E., 2014/963 K. sayılı kararı ile; gerek davacı vekilince dosyaya sunulan içeriği doldurulmuş 14.03.2013 tarihli tahliye taahhütnamesinin, gerekse davalı vekilince dosyaya sunulan içeriği doldurulmamış ancak tarafların isim ve imzalarını taşıyan tarihsiz tahliye taahhütnamesinin basılı (matbu), bilgisayar çıktısı olarak düzenlenmiş olmaları ve imzaları taraflarca inkâr edilmeyen (asılları da bulunan) bu iki belgenin mevcut olması, diğer taraftan gerek davacı tanığı xx in yeminli beyanı, gerekse davacı asilin duruşma sırasındaki isticvabında bizzat söylediği “tahliye taahhütnamesini sözleşmeyi yaparken aldığı, bu taahhütnameyi almadan sözleşme yapmadığı” yönündeki ifadesi karşısında, 14.03.2013 tarihli  “tahliye taahhütnamesi” başlıklı belgenin, sözleşmenin yapıldığı 05.03.2010 tarihinde içeriği boş ve zemini basılı olarak düzenlendiği ve taraflarca altının imzalandığı, bu belgenin daha sonra davacı tarafça içeriğinin el yazısı ile doldurulduğu yönünde bir kanaat oluştuğu, bunun üzerine; davacı vekiline, dilekçesinde “her türlü yasal delil” ifadesi geçtiği için, karşı tarafa yemin teklif edip etmeyeceğinin sorulduğu, davacı vekilinin yemin teklif etmeyeceklerini belirttiği, bu durumda; “taraflar arasında düzenlenen tahliye taahhütnamesinin sözleşme yapıldığı sırada kiralayan tarafından kiracıdan alındığı” yönündeki karine ve bu konuda oluşan kanaat çerçevesinde, davacı tarafın “taahhütnamenin sonraki bir tarihte kiracı tarafından verildiği” yönündeki iddiasını kanıtlayamadığı, davaya konu tahliye taahhütnamesinin sözleşme başlangıcında alındığı ve bu yönüyle kiralayanın sözleşme yapmama baskısı altında alınan bir taahhütname niteliğinde olup hukuken geçersiz olduğu, dolayısıyla davada tahliye koşullarının oluşmadığı, davacı taraf davada haksız olup taşınmazın tahliye edilmesi nedeniyle konusuz kalan davanın esası hakkında herhangi bir karar verilmesine yer olmadığından yargılama giderlerinden davacı tarafın sorumlu olduğu gerekçesiyle dava konusu taşınmaz kiracı tarafından tahliye edildiğinden konusu kalmayan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına ve davacı tarafın davalının yargılama giderlerine mahkum edilmesi yönündeki talebinin reddine karar verilmiştir. Özel Daire Bozma Kararı: 7.  Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuş, Yargıtay (Kapatılan) 6. Hukuk Dairesinin 26.03.2015 tarihli ve 2015/2042 E., 2015/3042 K. sayılı kararı ile kararın onanmasına karar verilmiş, bunun üzerine davacı vekili karar düzeltme isteminde bulunmuştur.   8.  Yargıtay (Kapatılan) 6. Hukuk Dairesinin 16.11.2015 tarihli ve 2015/7313 E., 2015/9971 K. sayılı kararı ile; “…Davacı vekili dava dilekçesinde; 05.03.2010 başlangıç tarihli ve 2 yıl süreli sözleşme ile kiracı olan davalının 14.03.2013 tarihli tahliye taahhütnamesi ile kiralananı 04.03.2014 tarihinde tahliye edeceğini taahhüt etmesine rağmen bu tarihte tahliye etmediğini belirterek tahliye taahhütü nedeniyle kiralananın tahliyesini talep etmiştir. Davalı vekili tahliye taahhütnamesinin kira sözleşmesinin imzalanmasından önce boş ve tarihsiz olarak alındığını, davacının ön şart olarak taahhütnameyi  imzalatmak istediğini belirterek manevi cebir altında alınan tahliye taahhütnamesinin geçersiz olduğunu ve davanın reddini savunmuştur. Mahkemece kiralananın yargılama sırasında tahliye edilmesi sebebiyle dava konusuz kaldığından davanın esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına ve davacının dava açmakta haklı olmadığı gerekçesiyle yargılama giderlerinden sorumlu tutulmasına karar verilmiştir. HMK.nun 190. Maddesi uyarınca ispat yükü, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir. Tahliye taahhütnamesinin kira sözleşmesinden önce imzalatıldığını iddia eden davalı bu iddiasını ispat etmekle yükümlü olup, mahkemece ispat yükümlülüğü ters çevrilerek yazılı şekilde karar verilmesinin doğru olmadığı bu defaki incelemeden anlaşılmakla davacı vekilinin karar  düzeltme isteminin kabulü ile hükmün bu nedenle bozulmasına karar verilmiştir.” gerekçesi ile karar bozulmuştur. Direnme Kararı: 9.  Edirne 2. Sulh Hukuk Mahkemesinin 09.03.2016 tarihli ve 2016/85 E., 2016/356 K. sayılı kararı ile; davalının “tahliye taahhütnamesi” başlıklı, içeriği doldurulmamış ancak tarafların isim ve imzalarını taşıyan  belge ve tanık delili ile “davacıya verilen tahliye taahhütnamesinin sözleşme ile birlikte başlangıçta içeriği boş olarak verilen bir belge olup sözleşme yapmama baskısı ile alındığı” yönündeki savunmasını büyük ölçüde kanıtladığı, davalı asilin isticvap beyanında ifade ettiği “sözleşme ile birlikte iki boş taahhütname imzalatıldığı, birinin kiracı olarak kendisinde kaldığı, diğerini kiralayana verdiği” yönündeki ifadesinin kabule şayan olduğu, 17.12.2014 tarihli duruşmada davalı vekilinin kendilerinde bulunan boş taahhütnamenin aslını sunduğu ve yapılan karşılaştırmada dosyadaki fotokopi belge ile aynı olduğunun gözlemlendiği, davacının elindeki taahhütnamenin matbu kısımları dışındaki boş yerlerinin sonradan kalemle doldurulduğu yönünde bir karine oluştuğunun kanaatine varıldığı, davacının, “sözleşme başlangıcında kiracıdan mutlaka tahliye taahhütnamesi aldığını ve bu belgeyi almadan sözleşme imzalamadığını” açıkça itiraf ederek davalının savunmasını doğruladığı, 14.03.2013 tarihli, boş kısımları kalemle doldurulmuş belgenin, sözleşme ile aynı tarihte değil de gerçekten belgede yazılı tarihte düzenlenip kiralayana verildiği yönündeki iddianın kanıtlanması ile ilgili olarak ispat yükünün yer değiştirdiği, davacı taraf dilekçesinde “her türlü yasal delil” diyerek yemin deliline de başvurduğu için duruşmada kendilerine karşı tarafa yemin teklif edip etmeyecekleri hususunun hatırlatıldığı, yemin teklifi yapmayacaklarını ifade etmeleri üzerine davalı savunması doğrultusunda karar vermek gerektiği gerekçesiyle direnme kararı verilmiştir. Direnme Kararının Temyizi: 10.   Direnme kararı süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. II.  UYUŞMAZLIK 11.  Direnme yolu ile Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; somut olayda, tahliye taahhütnamesinin kira sözleşmesinden önce imzalatıldığını iddia eden davalının bu iddiasını ispat etmekle yükümlü olup olmadığı, buradan varılacak sonuca göre ispat yükünün ters çevrilip çevrilmediği noktasında toplanmaktadır. III.   GEREKÇE 12.  Uyuşmazlığın çözümü için “taahhüt nedeniyle tahliye" davaları hakkında açıklama yapılmasında yarar vardır. 13.  Tahliye taahhüdü nedeniyle tahliye davaları 6570 sayılı Gayrimenkul Kiraları Hakkında Kanun’un (6570 sayılı Kanun) 7. maddenin 1. fıkrasının (a) bendinde düzenlenmekte iken 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun (TBK) 352. maddesinin 1. fıkrasında düzenlenmiştir. Buna göre: “Kiracı, kiralananın teslim edilmesinden sonra, kiraya verene karşı, kiralananı belli bir tarihte boşaltmayı yazılı olarak üstlendiği hâlde boşaltmamışsa kiraya veren, kira sözleşmesini bu tarihten başlayarak bir ay içinde icraya başvurmak veya dava açmak suretiyle sona erdirebilir.” Görüldüğü üzere TBK’nın 352/1. maddesinde “boşaltmayı yazılı olarak üstlenme” kavramına yer verilmiştir. Kira sözleşmesinin yazılı tahliye taahhüdü ile sona erdirilmesi TBK öncesinde daha çok Yargıtay kararları ile şekillenmiştir. 14.  Türk Borçlar Kanunu’nun 352. maddesinin 1. fıkrasında belirtilen “kiralananın teslim edilmesinden sonra” ifadesi, 6570 sayılı Kanun’un 7/1-a maddesinde bulunmayan ve Yargıtay içtihatları ile şekillenip hukuken geçerli hâle gelmiş olan yazılı tahliye taahhüdünün “kiralananın tesliminden sonra hüküm ifade edeceğine” dair Yargıtay uygulamasının kanunlaşması hâlidir (Kanık, Hikmet: Yargıtay Uygulamasında Kira Hukuku Davaları, Ankara 2021, s. 1289). Tahliye taahhüdü yalnızca konut ve çatılı işyerleri kira sözleşmesine konu yerler için verilir. Konut ve çatılı işyerleri kira sözleşmesine konu yerler dışındaki taşınmazlar hakkında tahliye taahhüdünde bulunulamaz (Ceran, Mithat: Kira Sözleşmesi ve Tahliye Davaları, Ankara 2019, s. 1002). 15.  Taahhüt nedeniyle tahliye davalarına ilişkin bu açıklamalardan sonra ispat hukuku kavramı ve hukukî niteliği üzerinde durulması yerinde olacaktır. 16.  4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun (TMK) “İspat yükü” başlıklı 6. maddesinde; kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlü tutulmuştur. 17.  İspat yükünü düzenleyen 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun  (HMK) 190. maddesi “(1) İspat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir.  (2) Kanuni bir karineye dayanan taraf, sadece karinenin temelini oluşturan vakıaya ilişkin ispat yükü altındadır. Kanunda öngörülen istisnalar dışında, karşı taraf, kanuni karinenin aksini ispat edebilir”  şeklindedir. 18.  Yukarıda belirtilen maddenin birinci fıkrasında, ispat yükünün belirlenmesine ilişkin temel kural vurgulanmıştır. Buna göre, bir vakıaya bağlanan hukukî sonuçtan kendi lehine hak çıkaran taraf ispat yükünü taşıyacaktır. 19.  Her somut olaydaki maddi vakıaya göre lehine hak çıkaran taraf ve ispat yükü şekilleneceğinden, maddi hukuk kuralına ilişkin bu vakıaların doğru ve net bir şekilde belirlenerek ortaya konulması gerekmektedir. Maddede aksine düzenleme olmadıkça ibaresi eklendiğinden, kanunda ispat yükü ile ilgili özel bir düzenlemeye yer verildiğinde, ispat yükü genel kurala göre değil de kanunda belirtilen özel düzenlemeye göre belirlenecektir. 20.  Kural olarak, bir vakıadan kendi lehine haklar çıkaran/iddia eden taraf, o vakıayı ispat etmeye mecburdur (TMK m. 6). 21.  Kira sözleşmesinin yapılması sırasında tarihleri boş olan ve kiracı tarafından imzalanan tahliye taahhüdü alınması durumunda, bu belgenin kiralananın teslimi öncesinde tarihlerinin boş olarak verildiği ve anlaşmaya aykırı olarak sonradan tamamlandığına ilişkin savunmanın kanıtlanması gerekir. Bu şekilde yani düzenleme ve boşaltma tarihlerinin sonradan tamamlanması belgenin geçersizliğini gerekmediği gibi bu tarihlerin anlaşmaya aykırı olarak tamamlandığına ilişkin iddia kiracı tarafından ispatlanmalıdır (Kanık, s. 1293). 22.  Yapılan açıklamalar ışığında somut olay incelendiğinde; davacı vekili davalı Vedat Akkuş’un dava konusu taşınmazda 05.03.2010 başlangıç tarihli kira sözleşmesi gereğince aylık 3.350TL kira bedeli ile kiracı olduğunu, davalının  dört yıldır kiracı olarak bulunduğu işyerini son dönem başından sonra verdiği 14.03.2013 tarihli taahhütname ile 04.03.2014 tarihinde boşaltacağını kayıtsız ve şartsız olarak kabul ettiğini, davalının yazılı taahhüdüne uymadığını ileri sürerek taahhüt nedeniyle kiralanandan tahliyesine karar verilmesini istemiştir. Davalı vekili, davaya dayanak yapılan tahliye taahhüdünün davacı tarafça kira sözleşmesinin imza edildiği tarihten önce alındığını, davacının, taşınmazın kiracı sıfatıyla kullanılabilmesinin ön şartı olarak ileri sürdüğü taahhütnameyi müvekkiline manevi cebir altında imzalattığını, bu şekilde imza edilen taahhüt tarafların gerçek iradelerini yansıtmaktan uzak olduğundan geçerli olmadığını, davacının kötü niyetli olduğunu belirterek davanın reddini savunmuş ise de yukarıda da belirtildiği üzere TMK’nın 6 ve HMK’nın 190. maddesi gereğince ispat yükü, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir. Tahliye taahhütnamesinin kira sözleşmesinden önce imzalatıldığını iddia eden davalı kiracı bu iddiasını ispat etmekle yükümlüdür. Bu durumda mahkemece ispat yükümlülüğü ters çevrilerek davanın reddine karar verilmesi doğru değildir. 23.  Hukuk Genel Kurulunda yapılan görüşmeler sırasında, 04.10.1944 tarihli ve 1944/20 E., 1944/28 K. sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında, ilk kira sözleşmesi ile birlikte verilmiş olan tahliye taahhüdünün serbest iradeye dayanmadığından geçerli olmadığının belirtildiği, kiraya verenlerin bu İçtihadı Birleştirme Kararını aşmak için düzenleme ve boşaltma tarihleri boş olan ve kiracı tarafından imzalanan tahliye taahhüdü aldıklarını, tahliye taahhüdü noterde düzenlenseydi ispat yükünün davalıda olacağını ancak tahliye taahhüdü adi yazılı olduğu için ispat yükünün davacıda olduğu, bu nedenle direnme kararının onanması gerektiği yönünde görüş ileri sürülmüş ise de bu görüş yukarıda açıklanan nedenlerle Kurul çoğunluğu tarafından benimsenmemiştir. 24.  Hâl böyle olunca; mahkemece, Hukuk Genel Kurulunca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. 25.  Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır. IV.  SONUÇ: Açıklanan nedenlerle; Davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun Geçici 3. maddesine göre uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun 429. maddesi gereğince BOZULMASINA, İstek hâlinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, Aynı Kanun’un 440. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren on beş gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 28.09.2021 tarihinde oy çokluğu ile karar verildi.   Anahtar Kelimeler: Tahliye, Yazılı Taahhüt, Kiracı, Kiraya Veren, Kira Sözleşmesi.     [1] Göçüm, O. Kira Hukuku, Adalet Yayınevi, Ankara, 2020, s. 29. [2] Yalman, S. Tahliye Sebebi Olarak Yazılı Tahliye Taahhüdü, Selçuk Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, Cilt 13, Sayı 2, Yıl 2005, s. 9. [3] Akçaal M. Yargıtay Uygulaması Işığında Yazılı Tahliye Taahhüdü ve Çözüm Önerileri, Süleyman Demirel Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, Cilt 12, Sayı 2, 2022, s. 951. [4] Akay, Akgün, M. Konut ve Çatılı İş Yeri Kiralarına Özgü Sona Erme Sebepleri, Seçkin Yayınları, Ankara, s. 132. [5] Özkanoğlu, N. 6098 Sayılı TBK Kapsamında Konut ve Çatılı İşyeri kiralarında Kiraya Veren Tarafından Kira Sözleşmesinin Sona Erdirilmesi, Seçkin Yayıncılık, Ankara, 2021, s. 128. [6] Kılıçoğlu, A. Medeni Kanunumuzun Getirdiği Yenilikler, Ankara, 2003, s. 41. [7] İncesu, Sadırlı, H. Konut ve Çatılı İş Yeri Kiralarında Sözleşmenin Sona Ermesi, Seçkin Yayıncılık, Ankara, 2022, s. 145. [8]  Yalman, S. s. 11. [9] Akay, Akgün, M. s. 135. [10] Zevkliler A. Gökyayla E. Borçlar Hukuku Özel Borç İlişkileri, Turhan Kitabevi, Ankara, 2015, s. 383. [11] İnceoğlu, M. Kira Hukuku, On İki Levha Yayıncılık, İstanbul, 2014, s. 430. [12] Akartepe, A. Atamulu, İ. Babacan, B. Bayrak, Y. Doğan, M. Keser, Y. Köse, Y. Özcan, İ. Özdemir, G. Kira Hukuku Davaları, Seçkin Yayıncılık, Ankara, 2022, s. 891. [13] Aral F. Ayrancı H. 6098 Sayılı Türk Borçlar Kanununa Göre Hazırlanmış Borçlar Hukuku Özel borç İlişkileri, Yetkin Yayınları, Ankara, 2012, s. 305. [14] Akay, Akgün, M. s.136.    [15] Sırataş, B. Türk Borçlar Kanununa Göre Kira Sözleşmesinin Sona Ermesi, Seçkin Yayıncılık, Ankara, 2021, s. 136. [16] Aydemir, E. Türk Borçlar Yasasına Göre Kira Hukuku, Seçkin Yayıncılık, Ankara, s.  222. [17] Göçüm,O. s. 322. [18] Burcuoğlu, H. Yargıtay Kararları Işığında 6570 Sayılı Yasaya Göre Kiracının Tahliye Edilmesi, Fizik Kitabevi, İstanbul, 1993. [19] Akçaal, M. s. 973. [20] Özkanoğlu, N. s. 133.  
Ekleme Tarihi: 06 Eylül 2024 - Cuma

YAZILI TAHLİYE TAAHHÜTNAMESİNE DAYALI TAHLİYE DAVASI

YAZILI TAHLİYE TAAHHÜTNAMESİNE DAYALI TAHLİYE DAVASI VE BU DAVAYA İLİŞKİN YARGITAY HUKUK GENEL KURULUNUN 2017/(6)3-975 ESAS, 2021-1108 KARAR SAYILI KARARININ TAHLİL EDİLMESİ

ÖZET

Günümüz şartlarında en çok karşılaşılan sözleşmelerden birisi kira sözleşmeleridir. Ekonomik koşullar sebebiyle taşınmazların kira bedelleri günden güne değişmekte olup, bu kapsamda kiraya verenler Türk Borçlar Kanunundan kaynaklanan kiralananın tahliyesine ilişkin haklarını daha fazla kullanmaktadırlar. 01.07.2012 tarihinde yürürlüğe giren 6098 sayılı yeni TBK da kiracı lehine yorum ilkesi getirilmiş ve kanun bu mantıkla düzenlenmiştir. Bu bağlamda yeni TBK eski TBK dan farklı olarak kiracıları koruma adına düzenlemeler getirmiştir. Bunun sonucu olarak da kiraya verene tahliye hakkı sınırlı sayıda ve sınırlı sebeplerle tanınmış olup, çalışmamamızın birinci bölümünde bu sebeplerden birisi olan ve TBK 352/1 maddesinde düzenlenen yazılı tahliye taahhüdüne dayalı tahliye davası incelenecek, ikinci bölümünde ise bu davanın görülmesi sırasında en çok karşımıza çıkan kiracının tahliye taahhütnamesini boş olarak imzalayıp kiraya verene vermesi halinde sorumluluğunun ne olacağına ilişkin Yargıtay Hukuk Genel kurulu kararı tahlil edilecektir. 

 

İÇİNDEKİLER

BİRİNCİ BÖLÜM

GİRİŞ. 1

YAZILI TAHLİYE TAAHHÜDÜ SEBEBİNE DAYALI TAHLİYE DAVASI. 1

1.Genel Olarak. 1

2.Şartlar 2

2.1. Kiracı Tarafından Verilmiş Bir Tahliye Taahhüdü Olmalıdır 2

2.3. Taşınmaz Teslim Edildikten Sonraki Bir Tarihte Tahliye Taahhüdü Verilmiş Olmalıdır 3

2.4. Tahliye Tarihi Belirli Olmalıdır 3

2.5. Tahliye Taahhüdünde İrade Sakatlığı Halleri Olmamalıdır 4

2.6. Taahhüt Edilen Tarihte Taşınmaz Boşaltılmamış Olmalıdır 4

SONUÇ.. 5

İKİNCİ BÖLÜM

YARGITAY HUKUK GENEL KURULUNUN 2017/(6)3-975 ESAS, 2021-1108 KARAR SAYILI KARARININ TAHLİL EDİLMESİ. 5

1.Maddi Vaka. 5

2.Mahkemenin Tabi Olduğu Usul Hukuku. 6

3.Davacının İddiaları 6

4.Davalının İddia ve Savunmaları 6

5. İlk Derece Mahkemesinin Kararı 6

6. Yargıtay Kararı 7

7. Karar Düzeltme Başvurusu Üzerine Yargıtay’ın Bozma Kararı 7

8. Hukuki Sorun. 7

9.Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun Direnme Üzerine Bozma Kararı 7

10.Yargıtay Hukuk Genel Kurulu Kararında Karşı Görüş. 8

11. Karar Tahlili 8

KAYNAKÇA.. 10

TAHLİLE KONU KARAR.. 11

 

BİRİNCİ BÖLÜM

GİRİŞ

            TBK 299 ve devamı maddelerinde kira sözleşmesi düzenlenmiş olup,  TBK 299. Maddesine göre kira sözleşmesi; kiraya verenin bir şeyin kullanılması ve yararlanılmasını kiracıya bıraktığı, kiracının da bunun karşılığında kira bedeli ödediği sözleşmelerdir. Kira sözleşmeleri karşılıklı borç doğuran ve sürekli edimli sözleşmelerdendir.[1] Bu sözleşmeler serbest irade ürünü olmakla birlikte 6098 sayılı TBK doğrultusunda asıl amaç güçlü durumda olan kiraya verene karşı, zayıf durumda olan kiracıyı korumaktır. Bu kapsamda diğer sözleşme türlerinden farklı olarak bir takım sınırlayıcı ve kamu düzenine ilişkin kurallar getirilmiştir.[2]  6098 sayılı TBK da kira sözleşmesi niteliklerine göre bazı türlere ayrılmıştır.  Bunlar adi kira, ürün kirası ve konut ve çatılı iş yeri kiralarıdır. Konut ve çatılı iş yeri kiralarında kira sözleşmesinin sona ermesi kiracıdan veya kiraya verenden kaynaklı olabilmektedir.  Kiraya verenin veya yeni malikin gereksinimi, kiralananın yeniden inşası ve imarı kiraya verenden kaynaklı tahliye sebeplerindendir.  Kiracıdan kaynaklanan sebepler ise yazılı tahliye taahhüdü, kiracının ödemelerini yapmaması sebebiyle kiraya verenin iki haklı ihtar göndermesi veya temerrüt sebebiyle tahliye ve kiracının veya birlikte yaşadığı eşinin aynı ilçede oturmaya elverişli konutunun bulunması durumudur.[3] Kiraya verenin her istediğinde kiracıyı tahliye etmesinin önüne geçmek için kiraya verene sınırlı olarak kiracının tahliyesini isteme hakkı tanınmış olup, konumuz kapsamında olmaması nedeniyle çalışmamızda bu sebeplere tek tek değinilmeyerek yazılı tahliye taahhütnamesine dayanılarak taşınmazın tahliye edilmesi sebebinden bahsedilecektir.

YAZILI TAHLİYE TAAHHÜDÜ SEBEBİNE DAYALI TAHLİYE DAVASI

1.Genel Olarak

Yazılı tahliye taahhüdü sebebiyle kira sözleşmesinin sona erme hali TBK nun 352. Maddesinde düzenlenmiş olup, bu maddeye göre kiracı taşınmazın kendisine teslim edilmesinden sonra, taşınmazı belli bir tarihte boşaltmayı kiraya verene karşı yazılı olarak üstlendiği halde boşaltmamışsa kiraya veren bu tarihten başlayarak bir ay içinde icraya başvurmak veya dava açmak yolu ile kiracının tahliyesini isteyebilmektedir.

Bu düzenleme ile kiracının belirli süreli sözleşmelerde sürenin sona ermesini beklemeden taşınmazı tahliye etmesi, kiraya verenin de aynı şekilde sebep göstermeden ve tazminat ödemeden tahliyeyi talep etme hakkı bulunmaktadır. Bu hüküm kamu düzenine ilişkin ve emredici niteliktedir, tarafların anlaşarak bu madde ile ilgili değişiklik yapma hakları yoktur.[4]

 

2.Şartlar

2.1. Kiracı Tarafından Verilmiş Bir Tahliye Taahhüdü Olmalıdır

Tahliye taahhüdü kiracı veya kiracının yetkilendirdiği kişi tarafından verilmelidir. Kiracının birden fazla olması halinde taahhüdün de tüm kiracılar tarafından verilmesi gerekmektedir[5]. Bu arada şunu açıklamakta fayda vardır. Kira hukukuna göre kiracı, kira sözleşmesini imzalayan ve sözleşmede kiracı olarak görünen kişidir. Dolayısı ile kiracı olmayıp da kiracı ile aynı konutta ikamete eden kişilerin verdiği tahliye taahhüdü geçerli değildir. Bu kapsamda aile konutu olarak kullanılan taşınmazlar için verilen tahliye taahhüdü önem arz etmektedir. Taşınmazın aile konutu olarak kullanıldığı ve bu durumun kiraya verene yazılı olarak bildirildiği hallerde, tahliye taahhüdünün her iki eş tarafından birlikte verilmesi gerekmektedir. [6]

 

2.2. Tahliye Taahhüdü Yazılı Olmalıdır

          Tahliye taahhüdünün yazılı olması gerektiği TBK 352/2 Maddesinde açıkça düzenlenmiş olup, taahhüdün geçerli olması için aranan bir şarttır. Taahhüdün adi yazılı olarak verilmesi yeterli olup resmi şekil şartı aranmamaktadır. [7] Ancak tahliye taahhüdünün noterden resmi şekilde düzenlenmiş olması kiraya verenin menfaati açısından önemlidir. Zira bu durumda kiracı taahhüdün geçersizliğini ileri süremeyecek ve imza inkârında bulunamayacaktır.[8]

Tahliye taahhüdünün kira sözleşmesinin içerisinde veya ayrı bir belge olarak düzenlenmesi arasında, tek taraflı olması veya anlaşma şeklinde olması arasında fark yoktur.

 

2.3. Taşınmaz Teslim Edildikten Sonraki Bir Tarihte Tahliye Taahhüdü Verilmiş Olmalıdır

TBK 352/2 de açıkça belirtildiği üzere tahliye taahhüdü kiralanan teslim alındıktan sonra verilmiş olmalıdır. Kira sözleşmesi ile aynı gün düzenlenen tahliye taahhütleri geçerli değildir. Bu şartın getirilmesinin amacı kiracının serbest iradesi İle tahliye taahhüdündebulunmasının sağlanmasıdır. Aksi durumda taşınmaz henüz teslim edilmeden kiracının tahliye taahhüdü vermesi halinde kiraya verenin taşınmazı kiralamaktan vazgeçmesi gibi bir durum söz konusu olabileceğinden kiracı baskı altında olacaktır. [9] Burada önemli olan husus taşınmazın teslim edilmesinden sonra taahhüdün verilmiş olmasıdır. Dolayısı ile kira sözleşmesi kurulmuş ancak taşınmaz henüz teslim edilmemişse verilen tahliye taahhüdü geçerli olmayacaktır. [10] İstisnaen de olsa taşınmaz teslim edildikten sonra kira sözleşmesinin yapılması halinde ise teslim tarihi değil sözleşme tarihi esas alınacak ve taahhüdün sözleşme tarihinden sonra olması önem arz edecektir.[11]

Tahliye taahhüdünde düzenlenme tarihinin olmaması taahhütnamenin geçerliliğini etkilemez. Ancak bu durumda ispat yükü kiraya verendedir. Kiraya verenin taahhütnamenin sözleşmenin kurulmasından, daha doğrusu taşınmazın teslim edilmesinden sonra verildiğini ispat etmesi gerekmektedir.[12]

Taahhüt tarihi yazılı ise bunun aksini ispat etme yükü kiracıdadır. Kiracı taahhüdün kira sözleşmesi kurulmadan önce verildiğini, beyaza imza olarak verilen taahhüdün anlaşmaya aykırı olarak doldurulduğunu ispatlamalıdır.

 

 2.4. Tahliye Tarihi Belirli Olmalıdır

Tahliye taahhüdünde taşınmazın boşaltılacağı taahhüt edilen tarihin tereddüte mahal bırakmayacak nitelikte belirli olması gerekmektedir. [13] Bu kapsamda tahliye tarihi olarak sadece ay belirtilmiş gün belirtilmemişse tahliye taahhüdü geçerli olmayacaktır. Tahliye tarihi, taahhüt verildiği tarihte belli değil sonradan belirlenmiş ise yine taahhüt geçersiz olacaktır. Taahhüt edilen tahliye tarihi sözleşmenin sona ermesine yakın bir tarihte olabileceği gibi dönem ortasında da olabilecektir. [14]

Tartışma konusu olan bir diğer konu ise şarta bağlı tahliye taahhütlerinin geçerli olup olmayacağına ilişkindir. Doktrinde ağırlıklı olarak kabul edilen görüşe ve Yargıtay içtihatlarına göre şarta bağlı tahliye taahhüdü verilmesi mümkündür ancak bu şart tahliye tarihinin belirlenmesine engel olmamalıdır.[15]

 

2.5. Tahliye Taahhüdünde İrade Sakatlığı Halleri Olmamalıdır

            Tahliye taahhüdünün geçerli olabilmesi için, kiracının taahhüdü baskı altında olmadan özgür iradesi ile vermesi gerekmektedir. Eğer taahhüdün verilmesi sırasında kiracının iradesinin sakatlanması halleri söz konusu olursa kiracı bunu ispat etmek şartıyla taahhüdün iptalini isteyebilecektir.[16]

 

2.6. Taahhüt Edilen Tarihte Taşınmaz Boşaltılmamış Olmalıdır

            Kiracının taahhüt ettiği tahliye tarihinde taşınmazı boşaltarak anahtarının kiraya verene usulüne uygun olarak teslim etmesi halinde kira ilişkisi sona erecektir. Fakat kiracı belirtilen tarihte taşınmazı boşaltmamışsa bu durumda kiraya verenin taahhüt edilen tahliye tarihinden itibaren 1 ay içerisinde icra dairelerine başvurarak veya dava açarak taşınmazın tahliyesini istemesi gerekmektedir. Kiraya veren bu süre içerisinde dava açmamış veya icra takibine başvurmamış ancak tahliye davasını açacağı konusunda kiracıya ihtarname göndermiş ve bir aylık süre içerisinde ihtarname kiracıya tebliğ edilmişse, TBK 353. Maddesine göre dava çama süresi 1 yıl uzayacağından kiraya veren takip eden kira döneminin sonuna kadar dava açabilecektir.[17]Bir diğer önemli husus bu hukuki yolların ancak kiraya veren tarafından kullanılabileceğidir. Kiraya veren olmayan malikin bu davayı açma hakkı yoktur.[18] Bununla birlikte taşınmazın satılması halinde yeni malikin tahliye taahhütnamesine dayalı olarak tahliye davası açabileceği kabul edilmektedir. Zira yeni malik kira sözleşmesine taraf olmakta ve eski malikin halefi olarak tüm haklara sahip olmaktadır.[19]

Birden fazla kiraya veren olması halinde davanın hepsi tarafından açılması, icra takibinin hepsi tarafından başlatılması gerekmektedir. Aynı şekilde birden fazla kiracı olması halinde de davanınve icra takibinin tüm kiracılara yöneltilmesi gerekmektedir.[20]

Açılacak davada sulh hukuk mahkemeleri görevlidir. Yetki açısından ise genel yetki kuralları geçerlidir.

 

SONUÇ

Yazılı tahliye taahhütnamesine dayalı tahliye davaları kiracıdan kaynaklanan tahliye sebeplerinden olup, kiracı bu durumu bilerek yazılı taahhüt verdiyse bunun sonuçlarına katlanmalı ve taahhüt ettiği tarihte taşınmazı tahliye etmelidir. Zira 6098 sayılı yeni TBK kiraya verene sınırlı olarak tahliye davası açma ve kiracının taşınmazdan tahliyesini isteme hakkı tanımış olup zaten sınırlı olan bu hakların kiracı tarafından kötüye kullanılmaması gerektiği kanaatindeyiz.

 

İKİNCİ BÖLÜM

    

YARGITAY HUKUK GENEL KURULUNUN 2017/(6)3-975 ESAS, 2021-1108 KARAR SAYILI KARARININ TAHLİL EDİLMESİ          

1.Maddi Vaka

Edirne 2. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2016/85E, 2016/356K sayılı dosyasında taraflar arasında 05.03.2010 tarihli kira sözleşmesi bulunduğu, kiracının 4 yıldır taşınmazı kullandığı, kira ilişkisi süresince kiracı tarafından kiraya verene verilen yazılı tahliye taahhüdü ile taşınmazın 04.03.2014 tarihinde tahliye edileceğinin taahhüt edildiği,  taahhütnameye göre kiracının taşınmazı, taahhüt ettiği tarihte tahliye etmemesi üzerine kiraya verenin kiracıya karşı tahliye istemli dava açtığı anlaşılmıştır.

2.Mahkemenin Tabi Olduğu Usul Hukuku

İlk derece mahkemesi bu uyuşmazlığı çözümlerken 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununu uygulamıştır.

3.Davacının İddiaları

Davacı kiraya veren, davalı kiracının tahliye taahhütnamesini kayıtsız ve şartsız olarak imzaladığını, buna rağmen taşınmazı taahhüt edilen tarihte boşaltmadığını, bu sebeple Edirne 1. Noterliğinin  06.03.2014 tarihli ve 2454 yevmiye numaralı ihtarnamesinin keşide edildiğini, davalının ihtar ve uyarılara rağmen yazılı taahhüdüne uymadığını ileri sürerek taahhüt nedeniyle kiralanandan tahliyesine karar verilmesini talep etmiştir.

4.Davalının İddia ve Savunmaları

Davalı; tahliye taahhüdünün davacı tarafça kira sözleşmesinin imzalandığı tarihten önce manevi cebir altında iken boş olarak imzalatıldığını, baskı altında ve kira sözleşmesinin düzenlenme tarihinden önce alınmış olması nedeniyle geçerli bir tahliye taahhüdünün olmadığını beyan ederek davanın reddi gerektiğini savunmuştur.

5. İlk Derece Mahkemesinin Kararı

Edirne 2. Sulh Hukuk Mahkemesinin 17.12.2014 tarihli ve 2014/256 E. 2014/963 K. Sayılı kararında; davalı tarafından içeriği doldurulmamış ancak tarafların isim ve imzalarını taşıyan tarihsiz tahliye taahhütnamesinin ibraz edildiği, öte yandan davacı tarafın sunduğu içeriği doldurulmuş ve imzalı taahhütnamenin de dosyada bulunduğu, her iki taahhütnamedeki imzaların taraflarca inkar edilmediği, davacı asilin ve yine davacı tanığının duruşmada ifadelerinin alındığı ve bu kişilerin taahhütnamenin sözleşme yapılırken alındığı, taahhütname imzalanmadan sözleşmenin yapılmadığı yönünde beyanda bulundukları, bu doğrultuda taahhütnamenin düzenlenme tarihi 14.03.2013 görünse de aslında kira sözleşmesinin yapıldığı tarih olan 05.03.2010 tarihinde düzenlendiği yönünde kanaat oluştuğu, ispat yükünün davacı tarafa geçtiği, davacı tarafa yemin deliline dayanıp dayanmayacağının hatırlatıldığı, davacının yemin deliline dayanmayacağını beyan etmesi üzerine, davacının kira sözleşmesi düzenlendikten sonra tahliye taahhütnamesinin alındığı yönündeki iddiasını ispat edemediği gerekçesiyle taahhütnameye dayalı tahliye davasının koşullarının oluşmadığı, dava devam ederken taşınmazın tahliye edilmesi nedeniyle dava konusuz kalmış olduğundan esas hakkında karar verilmesine yer olmadığı kararı verdiği, bununla birlikte davacının davayı açmakta haksız olması nedeniyle yargılama giderleri ve vekalet ücretini davacı tarafa yüklediği anlaşılmıştır.

6. Yargıtay Kararı

Yargıtay (Kapatılan) 6. Hukuk Dairesinin 26.03.2015 tarihli ve 2015/2042 E., 2015/3042 K. sayılı kararı ile ilk derece mahkemesinin kararının onanmasına karar verildiği anlaşılmıştır.

7. Karar Düzeltme Başvurusu Üzerine Yargıtay’ın Bozma Kararı

Yargıtay (Kapatılan) 6. Hukuk Dairesinin 26.03.2015 tarihli ve 2015/2042 E., 2015/3042 K. sayılı kararı ile ilk derece mahkemesi kararının onanması üzerine davacı vekili tarafından karar düzeltme kanun yoluna başvurulduğu, bunun üzerine yine Yargıtay (Kapatılan) 6. Hukuk Dairesinin 16.11.2015 tarihli ve 2015/7313 E. 2015/9971 K. sayılı kararı ile; HMK 190. Maddesi uyarınca ispat yükünün, iddia edilen vakıadan kendi lehine sonuç çıkaran tarafa ait olduğu, tahliye taahhütnamesinin kira sözleşmesinden önce imzalandığını iddia eden davalının bu iddiasını ispatlamakla yükümlü olduğu, mahkemece ispat yükünün yer değiştirilmesi suretiyle davanın reddine karar verilmesinin doğru olmadığı gerekçesiyle bozma kararı verildiği anlaşılmıştır.

7. Uyuşmazlığın Esasına İlişkin Hukuki Kaynaklar

Uyuşmazlığın çözümünde 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu uygulanmıştır.

8. Hukuki Sorun

Somut olayda uyuşmazlık, davalı kiracının tahliye taahhütnamesini kira sözleşmesinin düzenlenmesinden önce imzalandığı iddiasını ispat etmek zorunda olup olmadığı, ispat edilecekse nasıl ispat edileceği, ispat yükünün yer değiştirip değiştirmeyeceği noktasında toplanmaktadır.

9.Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun Direnme Üzerine Bozma Kararı

Yerel mahkeme bozma sonrasında önceki kararında diremiş, direnme kararının temyiz edilmesi üzerine, temyiz incelemesi Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun  2017/(6)3-975E,  2021/1108K sayılı, 28.09.2021 tarihli kararı ile yapılmıştır. HGK bu kararında;  kira sözleşmesinin yapılması sırasında tarihleri boş olarak kiracı tarafından imzalanan yazılı tahliye taahhütnamesinin kiralananın tesliminden önce kiracı tarafından verildiği ve anlaşmaya aykırı olarak kiraya veren tarafından doldurulması durumunda ispat yükünün kimde olduğu noktasında değerlendirme yapmıştır. Somut olayda; davacı vekili davalı kiracının dava konusu taşınmazda 05.03.2010 başlangıç tarihli kira sözleşmesi gereğince  kiracı olduğunu, davalının 14.03.2013 tarihinde verdiği taahhütname ile 04.03.2014 tarihinde boşaltacağını taahhüt etmesine rağmen taşınmazı tahliye etmemesi nedeniyle iş bu davayı açmıştır. Davalı vekili, tahliye taahhütnamesinin davacı tarafça kira sözleşmesinin imza edildiği tarihten önce alındığını, bu taahhütnamenin davalıya manevi cebir altında imzalatıldığını, bu sebeple geçerli olmadığını iddia ederek davanın reddini talep etmiş ancak HGK, TMK’nun 6. ve HMK’nun 190. maddesi gereğince ispat yükünün iddia edilen vakıadan kendi lehine hak çıkaran tarafa ait olduğunu, bu kapsamda taahhütnamenin kiralananın tesliminden önce ve baskı altında imzalatıldığını iddia eden davalı kiracının,  bunu ispat etmesi gerektiği halde ispat edemediğinden direnme kararının bozulmasına karar vermiştir.

10. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu Kararında Karşı Görüş

 HGK da karşı görüşte olan bazı üyeler; 04.10.1944 tarihli ve 1944/20 E., 1944/28 K. sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında, ilk kira sözleşmesi ile birlikte verilmiş olan tahliye taahhüdünün serbest iradeye dayanmadığından geçerli olmadığının belirtildiği, kiraya verenlerin bu İçtihadı Birleştirme Kararını aşmak için düzenleme ve boşaltma tarihleri boş olan ve kiracı tarafından imzalanan tahliye taahhüdünü aldıklarını, tahliye taahhüdü noterde düzenlenseydi ispat yükünün davalıda olacağını ancak tahliye taahhüdü adi yazılı olduğu için ispat yükünün davacıda olduğunu beyan etmişlerdir.

11. Karar Tahlili

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu bu kararında yazılı tahliye taahhüdünün anlaşmaya aykırı olarak doldurulması halinde ispat yükünün kiracıda olacağına yerinde bir şekilde karar vermiştir. HMK nın 190. Maddesinde “İspat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir. Kanuni bir karineye dayanan taraf,  sadece karinenin temelini oluşturan vakıaya ilişkin ispat yükü altındadır. Kanunda öngörülen istisnalar dışında, karşı taraf, kanuni karinenin aksini ispat edebilir”  düzenlemesine yer verilmiş olup, somut olayın bu madde kapsamında değerlendirilmesi sonucunda taahhüdünün manevi cebir altında kira sözleşmesinin düzenlenmesinden önce verildiğini ispat yükü kiracıda olacaktır. Öte yandan Yargıtay’ın yerleşik diğer içtihatlarında beyaza imza atan kişinin bunun sonuçlarına katlanması gerektiği de vurgulanmıştır. Bu mantıkla kiracı boş kâğıda imza attıysa bunun sonuçlarına katlanması gerekecektir. Yine Yargıtay’ın bazı kararlarında kiraya veren tarafından davaya dayanak yapılan yazılı tahliye taahhüdünün bulunması halinde, bunun anlaşmaya aykırı olarak doldurulduğunu iddia eden kiracının bunu aynı nitelikte yazılı bir belge ile yani senetle ispatlaması gerekecektir. Bu nedenle bu yargılamalar sırasında tanık dinlenilmesi mümkün değildir. Öte yandan TBK nun 39. Maddesinde ‘’Yanılma veya aldatma sebebiyle ya da korkutulma sonucunda sözleşme yapan taraf, yanılma veya aldatmayı öğrendiği ya da korkutmanın etkisinin ortadan kalktığı andan başlayarak bir yıl içinde sözleşme ile bağlı olmadığını bildirmez veya verdiği şeyi geri istemezse, sözleşmeyi onamış sayılır.’’ düzenlemesine yer verilmiş olup, taahhütnamenin imzalanmasından sonra 1 yıl içerisinde bu maddeye göre dava açmayan kiracının, sonradan tahliye davası açılması sırasında taahhüdün baskı altında alındığı iddiasında bulunması hakkın kötüye kullanılması mahiyetindedir.   

KAYNAKÇA

  • Akartepe, Alpaslan. Atamulu, İsmail. Babacan, Burak. Bayrak, Yıldırım. Doğan, Murat. Keser, Yıldırım. Köse, Yasin. Özcan, İlker. Özdemir, Gençer. Kira Hukuku Davaları, Seçkin Yayıncılık, Ankara, 2022.
  • Akay, Akgün, Merve. Konut ve Çatılı İş Yeri Kiralarına Özgü Sona Erme Sebepleri, Seçkin Yayınları, Ankara, 2017.
  • Akçaal, Mehmet. Yargıtay Uygulaması Işığında Yazılı Tahliye Taahhüdü ve Çözüm Önerileri, Süleyman Demirel Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, Cilt 12, Sayı 2, 2022
  • Aral, Fahrettin. Ayrancı Hasan. 6098 Sayılı Türk Borçlar Kanununa Göre Hazırlanmış Borçlar Hukuku Özel Borç İlişkileri, Yetkin Yayınları, Ankara, 2012.
  • Aydemir, Efrail. Türk Borçlar Yasasına Göre Kira Hukuku, Seçkin Yayıncılık, Ankara, 2015.
  • Burcuoğlu, Haluk. Yargıtay Kararları Işığında 6570 Sayılı Yasaya Göre Kiracının Tahliye Edilmesi, Fizik Kitabevi, İstanbul, 1993.
  • Göçüm, Oylum. Kira Hukuku, Adalet Yayınevi, Ankara, 2020.
  • İnceoğlu, Murat. Kira Hukuku, On İki Levha Yayıncılık, İstanbul, 2014.
  • İncesu, Sadırlı, Hazal. Konut ve Çatılı İş Yeri Kiralarında Sözleşmenin Sona Ermesi, Seçkin Yayınları, Ankara, 2022.
  • Kılıçoğlu, Ahmet. Medeni Kanunumuzun Getirdiği Yenilikler, Ankara, 2003.
  • Özkanoğlu, Neşe. 6098 Sayılı TBK Kapsamında Konut ve Çatılı İşyeri kiralarında Kiraya Veren Tarafından Kira Sözleşmesinin Sona Erdirilmesi, Seçkin Yayıncılık, Ankara, 2021.
  • Sırataş, Burcu. Türk Borçlar Kanununa Göre Kira Sözleşmesinin Sona Ermesi, Seçkin Yayıncılık, Ankara, 2021.
  • Yalman, Süleyman. Tahliye Sebebi Olarak Yazılı Tahliye Taahhüdü, Selçuk Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, Cilt 13, Sayı 2, Yıl 2005.
  • Zevkliler Aydın. Gökyayla Emre. Borçlar Hukuku Özel Borç İlişkileri, Turhan Kitabevi, Ankara, 2015.

 

 

 

TAHLİLE KONU KARAR

  T.C.             

     YARGITAY       

Hukuk Genel Kurulu

 

ESAS NO      : 2017/(6)3-975

KARAR NO : 2021/1108          

                        T Ü R K   M İ L L E T İ   A D I N A  

                              Y A R G I T A Y   İ L A M I

İNCELENEN KARARIN

MAHKEMESİ: Edirne 2. Sulh Hukuk Mahkemesi

TARİHİ         : 09/03/2016

NUMARASI : 2016/85-2016/356

DAVACI       : xxx

DAVALI       : xxx

 

1.  Taraflar arasındaki “taahhüt nedeniyle tahliye” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, Edirne 2. Sulh Hukuk Mahkemesince verilen davanın konusu kalmadığından karar verilmesine yer olmadığına ilişkin karar davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay (Kapatılan) 6. Hukuk Dairesince yapılan inceleme sonunda önce onanmış, davacı vekilinin karar düzeltme istemi üzerine ise bozulmuş, Mahkemece Özel Daire bozma kararına karşı direnilmiştir.

2.  Direnme kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

3.  Hukuk Genel Kurulunca dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

I. YARGILAMA SÜRECİ

Davacı İstemi:

4.  Davacı vekili dava dilekçesinde; davalı xx dava konusu taşınmazda 05.03.2010 başlangıç tarihli kira sözleşmesi gereğince aylık 3.350TL kira bedeli ile kiracı olduğunu, davalının  dört yıldır kiracı olarak bulunduğu işyerini son dönem başından sonra verdiği taahhütname ile 04.03.2014 tarihinde boşaltacağını kayıtsız ve şartsız olarak kabul ettiğini, yazılı taahhüdüne uymayan davalıya Edirne 1. Noterliğinin 06.03.2014 tarihli ve 2454 yevmiye numaralı ihtarname keşide edildiğini, davalının ihtar ve uyarılara rağmen yazılı taahhüdüne uymadığını ileri sürerek taahhüt nedeniyle kiralanandan tahliyesine karar verilmesini talep etmiştir.

Davalı Cevabı:

5.  Davalı vekili cevap dilekçesinde; davaya dayanak yapılan tahliye taahhüdünün davacı tarafça kira sözleşmesinin imza edildiği tarihten önce alındığını, davacının, taşınmazın kiracı sıfatıyla kullanılabilmesinin ön şartı olarak ileri sürdüğü taahhütnameyi müvekkiline manevi cebir altında imzalattığını, bu şekilde imza edilen taahhüt tarafların gerçek iradelerini yansıtmaktan uzak olduğundan geçerli olmadığını, davacının aynı taşınmaz ile ilgili olarak başka hukuksal nedene dayalı olarak Edirne 1. Sulh Hukuk Mahkemesinde müvekkili aleyhine tahliye davası açtığını ve kötü niyetli olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.

Mahkeme Kararı:

6.  Edirne 2. Sulh Hukuk Mahkemesinin 17.12.2014 tarihli ve 2014/256 E., 2014/963 K. sayılı kararı ile; gerek davacı vekilince dosyaya sunulan içeriği doldurulmuş 14.03.2013 tarihli tahliye taahhütnamesinin, gerekse davalı vekilince dosyaya sunulan içeriği doldurulmamış ancak tarafların isim ve imzalarını taşıyan tarihsiz tahliye taahhütnamesinin basılı (matbu), bilgisayar çıktısı olarak düzenlenmiş olmaları ve imzaları taraflarca inkâr edilmeyen (asılları da bulunan) bu iki belgenin mevcut olması, diğer taraftan gerek davacı tanığı xx in yeminli beyanı, gerekse davacı asilin duruşma sırasındaki isticvabında bizzat söylediği “tahliye taahhütnamesini sözleşmeyi yaparken aldığı, bu taahhütnameyi almadan sözleşme yapmadığı” yönündeki ifadesi karşısında, 14.03.2013 tarihli  “tahliye taahhütnamesi” başlıklı belgenin, sözleşmenin yapıldığı 05.03.2010 tarihinde içeriği boş ve zemini basılı olarak düzenlendiği ve taraflarca altının imzalandığı, bu belgenin daha sonra davacı tarafça içeriğinin el yazısı ile doldurulduğu yönünde bir kanaat oluştuğu, bunun üzerine; davacı vekiline, dilekçesinde “her türlü yasal delil” ifadesi geçtiği için, karşı tarafa yemin teklif edip etmeyeceğinin sorulduğu, davacı vekilinin yemin teklif etmeyeceklerini belirttiği, bu durumda; “taraflar arasında düzenlenen tahliye taahhütnamesinin sözleşme yapıldığı sırada kiralayan tarafından kiracıdan alındığı” yönündeki karine ve bu konuda oluşan kanaat çerçevesinde, davacı tarafın “taahhütnamenin sonraki bir tarihte kiracı tarafından verildiği” yönündeki iddiasını kanıtlayamadığı, davaya konu tahliye taahhütnamesinin sözleşme başlangıcında alındığı ve bu yönüyle kiralayanın sözleşme yapmama baskısı altında alınan bir taahhütname niteliğinde olup hukuken geçersiz olduğu, dolayısıyla davada tahliye koşullarının oluşmadığı, davacı taraf davada haksız olup taşınmazın tahliye edilmesi nedeniyle konusuz kalan davanın esası hakkında herhangi bir karar verilmesine yer olmadığından yargılama giderlerinden davacı tarafın sorumlu olduğu gerekçesiyle dava konusu taşınmaz kiracı tarafından tahliye edildiğinden konusu kalmayan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına ve davacı tarafın davalının yargılama giderlerine mahkum edilmesi yönündeki talebinin reddine karar verilmiştir.

Özel Daire Bozma Kararı:

7.  Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuş, Yargıtay (Kapatılan) 6. Hukuk Dairesinin 26.03.2015 tarihli ve 2015/2042 E., 2015/3042 K. sayılı kararı ile kararın onanmasına karar verilmiş, bunun üzerine davacı vekili karar düzeltme isteminde bulunmuştur.  

8.  Yargıtay (Kapatılan) 6. Hukuk Dairesinin 16.11.2015 tarihli ve 2015/7313 E., 2015/9971 K. sayılı kararı ile; “…Davacı vekili dava dilekçesinde; 05.03.2010 başlangıç tarihli ve 2 yıl süreli sözleşme ile kiracı olan davalının 14.03.2013 tarihli tahliye taahhütnamesi ile kiralananı 04.03.2014 tarihinde tahliye edeceğini taahhüt etmesine rağmen bu tarihte tahliye etmediğini belirterek tahliye taahhütü nedeniyle kiralananın tahliyesini talep etmiştir. Davalı vekili tahliye taahhütnamesinin kira sözleşmesinin imzalanmasından önce boş ve tarihsiz olarak alındığını, davacının ön şart olarak taahhütnameyi  imzalatmak istediğini belirterek manevi cebir altında alınan tahliye taahhütnamesinin geçersiz olduğunu ve davanın reddini savunmuştur. Mahkemece kiralananın yargılama sırasında tahliye edilmesi sebebiyle dava konusuz kaldığından davanın esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına ve davacının dava açmakta haklı olmadığı gerekçesiyle yargılama giderlerinden sorumlu tutulmasına karar verilmiştir. HMK.nun 190. Maddesi uyarınca ispat yükü, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir. Tahliye taahhütnamesinin kira sözleşmesinden önce imzalatıldığını iddia eden davalı bu iddiasını ispat etmekle yükümlü olup, mahkemece ispat yükümlülüğü ters çevrilerek yazılı şekilde karar verilmesinin doğru olmadığı bu defaki incelemeden anlaşılmakla davacı vekilinin karar  düzeltme isteminin kabulü ile hükmün bu nedenle bozulmasına karar verilmiştir.” gerekçesi ile karar bozulmuştur.

Direnme Kararı:

9.  Edirne 2. Sulh Hukuk Mahkemesinin 09.03.2016 tarihli ve 2016/85 E., 2016/356 K. sayılı kararı ile; davalının “tahliye taahhütnamesi” başlıklı, içeriği doldurulmamış ancak tarafların isim ve imzalarını taşıyan  belge ve tanık delili ile “davacıya verilen tahliye taahhütnamesinin sözleşme ile birlikte başlangıçta içeriği boş olarak verilen bir belge olup sözleşme yapmama baskısı ile alındığı” yönündeki savunmasını büyük ölçüde kanıtladığı, davalı asilin isticvap beyanında ifade ettiği “sözleşme ile birlikte iki boş taahhütname imzalatıldığı, birinin kiracı olarak kendisinde kaldığı, diğerini kiralayana verdiği” yönündeki ifadesinin kabule şayan olduğu, 17.12.2014 tarihli duruşmada davalı vekilinin kendilerinde bulunan boş taahhütnamenin aslını sunduğu ve yapılan karşılaştırmada dosyadaki fotokopi belge ile aynı olduğunun gözlemlendiği, davacının elindeki taahhütnamenin matbu kısımları dışındaki boş yerlerinin sonradan kalemle doldurulduğu yönünde bir karine oluştuğunun kanaatine varıldığı, davacının, “sözleşme başlangıcında kiracıdan mutlaka tahliye taahhütnamesi aldığını ve bu belgeyi almadan sözleşme imzalamadığını” açıkça itiraf ederek davalının savunmasını doğruladığı, 14.03.2013 tarihli, boş kısımları kalemle doldurulmuş belgenin, sözleşme ile aynı tarihte değil de gerçekten belgede yazılı tarihte düzenlenip kiralayana verildiği yönündeki iddianın kanıtlanması ile ilgili olarak ispat yükünün yer değiştirdiği, davacı taraf dilekçesinde “her türlü yasal delil” diyerek yemin deliline de başvurduğu için duruşmada kendilerine karşı tarafa yemin teklif edip etmeyecekleri hususunun hatırlatıldığı, yemin teklifi yapmayacaklarını ifade etmeleri üzerine davalı savunması doğrultusunda karar vermek gerektiği gerekçesiyle direnme kararı verilmiştir.

Direnme Kararının Temyizi:

10.   Direnme kararı süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

II.  UYUŞMAZLIK

11.  Direnme yolu ile Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; somut olayda, tahliye taahhütnamesinin kira sözleşmesinden önce imzalatıldığını iddia eden davalının bu iddiasını ispat etmekle yükümlü olup olmadığı, buradan varılacak sonuca göre ispat yükünün ters çevrilip çevrilmediği noktasında toplanmaktadır.

III.   GEREKÇE

12.  Uyuşmazlığın çözümü için “taahhüt nedeniyle tahliye" davaları hakkında açıklama yapılmasında yarar vardır.

13.  Tahliye taahhüdü nedeniyle tahliye davaları 6570 sayılı Gayrimenkul Kiraları Hakkında Kanun’un (6570 sayılı Kanun) 7. maddenin 1. fıkrasının (a) bendinde düzenlenmekte iken 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun (TBK) 352. maddesinin 1. fıkrasında düzenlenmiştir. Buna göre: “Kiracı, kiralananın teslim edilmesinden sonra, kiraya verene karşı, kiralananı belli bir tarihte boşaltmayı yazılı olarak üstlendiği hâlde boşaltmamışsa kiraya veren, kira sözleşmesini bu tarihten başlayarak bir ay içinde icraya başvurmak veya dava açmak suretiyle sona erdirebilir.” Görüldüğü üzere TBK’nın 352/1. maddesinde “boşaltmayı yazılı olarak üstlenme” kavramına yer verilmiştir. Kira sözleşmesinin yazılı tahliye taahhüdü ile sona erdirilmesi TBK öncesinde daha çok Yargıtay kararları ile şekillenmiştir.

14.  Türk Borçlar Kanunu’nun 352. maddesinin 1. fıkrasında belirtilen “kiralananın teslim edilmesinden sonra” ifadesi, 6570 sayılı Kanun’un 7/1-a maddesinde bulunmayan ve Yargıtay içtihatları ile şekillenip hukuken geçerli hâle gelmiş olan yazılı tahliye taahhüdünün “kiralananın tesliminden sonra hüküm ifade edeceğine” dair Yargıtay uygulamasının kanunlaşması hâlidir (Kanık, Hikmet: Yargıtay Uygulamasında Kira Hukuku Davaları, Ankara 2021, s. 1289). Tahliye taahhüdü yalnızca konut ve çatılı işyerleri kira sözleşmesine konu yerler için verilir. Konut ve çatılı işyerleri kira sözleşmesine konu yerler dışındaki taşınmazlar hakkında tahliye taahhüdünde bulunulamaz (Ceran, Mithat: Kira Sözleşmesi ve Tahliye Davaları, Ankara 2019, s. 1002).

15.  Taahhüt nedeniyle tahliye davalarına ilişkin bu açıklamalardan sonra ispat hukuku kavramı ve hukukî niteliği üzerinde durulması yerinde olacaktır.

16.  4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun (TMK) “İspat yükü” başlıklı 6. maddesinde; kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlü tutulmuştur.

17.  İspat yükünü düzenleyen 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun  (HMK) 190. maddesi “(1) İspat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir.

 (2) Kanuni bir karineye dayanan taraf, sadece karinenin temelini oluşturan vakıaya ilişkin ispat yükü altındadır. Kanunda öngörülen istisnalar dışında, karşı taraf, kanuni karinenin aksini ispat edebilir”  şeklindedir.

18.  Yukarıda belirtilen maddenin birinci fıkrasında, ispat yükünün belirlenmesine ilişkin temel kural vurgulanmıştır. Buna göre, bir vakıaya bağlanan hukukî sonuçtan kendi lehine hak çıkaran taraf ispat yükünü taşıyacaktır.

19.  Her somut olaydaki maddi vakıaya göre lehine hak çıkaran taraf ve ispat yükü şekilleneceğinden, maddi hukuk kuralına ilişkin bu vakıaların doğru ve net bir şekilde belirlenerek ortaya konulması gerekmektedir. Maddede aksine düzenleme olmadıkça ibaresi eklendiğinden, kanunda ispat yükü ile ilgili özel bir düzenlemeye yer verildiğinde, ispat yükü genel kurala göre değil de kanunda belirtilen özel düzenlemeye göre belirlenecektir.

20.  Kural olarak, bir vakıadan kendi lehine haklar çıkaran/iddia eden taraf, o vakıayı ispat etmeye mecburdur (TMK m. 6).

21.  Kira sözleşmesinin yapılması sırasında tarihleri boş olan ve kiracı tarafından imzalanan tahliye taahhüdü alınması durumunda, bu belgenin kiralananın teslimi öncesinde tarihlerinin boş olarak verildiği ve anlaşmaya aykırı olarak sonradan tamamlandığına ilişkin savunmanın kanıtlanması gerekir. Bu şekilde yani düzenleme ve boşaltma tarihlerinin sonradan tamamlanması belgenin geçersizliğini gerekmediği gibi bu tarihlerin anlaşmaya aykırı olarak tamamlandığına ilişkin iddia kiracı tarafından ispatlanmalıdır (Kanık, s. 1293).

22.  Yapılan açıklamalar ışığında somut olay incelendiğinde; davacı vekili davalı Vedat Akkuş’un dava konusu taşınmazda 05.03.2010 başlangıç tarihli kira sözleşmesi gereğince aylık 3.350TL kira bedeli ile kiracı olduğunu, davalının  dört yıldır kiracı olarak bulunduğu işyerini son dönem başından sonra verdiği 14.03.2013 tarihli taahhütname ile 04.03.2014 tarihinde boşaltacağını kayıtsız ve şartsız olarak kabul ettiğini, davalının yazılı taahhüdüne uymadığını ileri sürerek taahhüt nedeniyle kiralanandan tahliyesine karar verilmesini istemiştir. Davalı vekili, davaya dayanak yapılan tahliye taahhüdünün davacı tarafça kira sözleşmesinin imza edildiği tarihten önce alındığını, davacının, taşınmazın kiracı sıfatıyla kullanılabilmesinin ön şartı olarak ileri sürdüğü taahhütnameyi müvekkiline manevi cebir altında imzalattığını, bu şekilde imza edilen taahhüt tarafların gerçek iradelerini yansıtmaktan uzak olduğundan geçerli olmadığını, davacının kötü niyetli olduğunu belirterek davanın reddini savunmuş ise de yukarıda da belirtildiği üzere TMK’nın 6 ve HMK’nın 190. maddesi gereğince ispat yükü, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir. Tahliye taahhütnamesinin kira sözleşmesinden önce imzalatıldığını iddia eden davalı kiracı bu iddiasını ispat etmekle yükümlüdür. Bu durumda mahkemece ispat yükümlülüğü ters çevrilerek davanın reddine karar verilmesi doğru değildir.

23.  Hukuk Genel Kurulunda yapılan görüşmeler sırasında, 04.10.1944 tarihli ve 1944/20 E., 1944/28 K. sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında, ilk kira sözleşmesi ile birlikte verilmiş olan tahliye taahhüdünün serbest iradeye dayanmadığından geçerli olmadığının belirtildiği, kiraya verenlerin bu İçtihadı Birleştirme Kararını aşmak için düzenleme ve boşaltma tarihleri boş olan ve kiracı tarafından imzalanan tahliye taahhüdü aldıklarını, tahliye taahhüdü noterde düzenlenseydi ispat yükünün davalıda olacağını ancak tahliye taahhüdü adi yazılı olduğu için ispat yükünün davacıda olduğu, bu nedenle direnme kararının onanması gerektiği yönünde görüş ileri sürülmüş ise de bu görüş yukarıda açıklanan nedenlerle Kurul çoğunluğu tarafından benimsenmemiştir.

24.  Hâl böyle olunca; mahkemece, Hukuk Genel Kurulunca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır.

25.  Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.

IV.  SONUÇ:

Açıklanan nedenlerle;

Davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun Geçici 3. maddesine göre uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun 429. maddesi gereğince BOZULMASINA,

İstek hâlinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine,

Aynı Kanun’un 440. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren on beş gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 28.09.2021 tarihinde oy çokluğu ile karar verildi.

 

Anahtar Kelimeler: Tahliye, Yazılı Taahhüt, Kiracı, Kiraya Veren, Kira Sözleşmesi.

 

 

[1] Göçüm, O. Kira Hukuku, Adalet Yayınevi, Ankara, 2020, s. 29.

[2] Yalman, S. Tahliye Sebebi Olarak Yazılı Tahliye Taahhüdü, Selçuk Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, Cilt 13, Sayı 2, Yıl 2005, s. 9.

[3] Akçaal M. Yargıtay Uygulaması Işığında Yazılı Tahliye Taahhüdü ve Çözüm Önerileri, Süleyman Demirel Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, Cilt 12, Sayı 2, 2022, s. 951.

[4] Akay, Akgün, M. Konut ve Çatılı İş Yeri Kiralarına Özgü Sona Erme Sebepleri, Seçkin Yayınları, Ankara, s. 132.

[5] Özkanoğlu, N. 6098 Sayılı TBK Kapsamında Konut ve Çatılı İşyeri kiralarında Kiraya Veren Tarafından Kira Sözleşmesinin Sona Erdirilmesi, Seçkin Yayıncılık, Ankara, 2021, s. 128.

[6] Kılıçoğlu, A. Medeni Kanunumuzun Getirdiği Yenilikler, Ankara, 2003, s. 41.

[7] İncesu, Sadırlı, H. Konut ve Çatılı İş Yeri Kiralarında Sözleşmenin Sona Ermesi, Seçkin Yayıncılık, Ankara, 2022, s. 145.

[8]  Yalman, S. s. 11.

[9] Akay, Akgün, M. s. 135.

[10] Zevkliler A. Gökyayla E. Borçlar Hukuku Özel Borç İlişkileri, Turhan Kitabevi, Ankara, 2015, s. 383.

[11] İnceoğlu, M. Kira Hukuku, On İki Levha Yayıncılık, İstanbul, 2014, s. 430.

[12] Akartepe, A. Atamulu, İ. Babacan, B. Bayrak, Y. Doğan, M. Keser, Y. Köse, Y. Özcan, İ. Özdemir, G. Kira Hukuku Davaları, Seçkin Yayıncılık, Ankara, 2022, s. 891.

[13] Aral F. Ayrancı H. 6098 Sayılı Türk Borçlar Kanununa Göre Hazırlanmış Borçlar Hukuku Özel borç İlişkileri, Yetkin Yayınları, Ankara, 2012, s. 305.

[14] Akay, Akgün, M. s.136.   

[15] Sırataş, B. Türk Borçlar Kanununa Göre Kira Sözleşmesinin Sona Ermesi, Seçkin Yayıncılık, Ankara, 2021, s. 136.

[16] Aydemir, E. Türk Borçlar Yasasına Göre Kira Hukuku, Seçkin Yayıncılık, Ankara, s.  222.

[17] Göçüm,O. s. 322.

[18] Burcuoğlu, H. Yargıtay Kararları Işığında 6570 Sayılı Yasaya Göre Kiracının Tahliye Edilmesi, Fizik Kitabevi, İstanbul, 1993.

[19] Akçaal, M. s. 973.

[20] Özkanoğlu, N. s. 133.

 

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve adliyehaber.com.tr sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.