Cevdet DÜZ Adliye Haber İmtiyaz Sahibi
Köşe Yazarı
Cevdet DÜZ Adliye Haber İmtiyaz Sahibi
 

Erişimin Engellenmesi Kararlarının Uygulanmaması

Erişimin Engellenmesi Kararlarının Uygulanmaması     Giriş İnternet sınırsız bir bilgi kaynağı ve ifade etme mecrası olmakla birlikte, hukuksuz bir ortam değildir. Dijital dünyanın dışında geçerli olan hukuk kuralları bu alan için de niteliğine uygun düştüğü ölçüde aynen geçerlidir.  Mahkeme kararlarının uygulanmasının internetin doğasından kaynaklanan bazı engellerle ve zorluklarla karşılaşması, bu ortamda hukukun var olmadığı anlamına gelmez.  zekâ sahibi varlıkların olduğu ve birlikte yaşadığı her ortamda hukuk da mutlak surette var olacaktır. Bunun için ülkemizde ve yabancı hukuk düzenlerinde çok sayıda hukuki düzenleme yapılmış, mahkeme kararı verilmiş ve sonuçta bir “Bilişim Hukuku” disiplini ortaya çıkmıştır.Teknolojik yenilikler hukukun uygulanmasında bazı zorluklar getirse de bunlar zaman içindeçözülmektedir,  Bilişim  Hukuku  da  bunlara  çözüm  arayışı  içindedir.  Buna karşın hukukun uygulanmasındaki en büyük sorunun insan faktöründen kaynaklandığı görülür. Uygar, kültürlü, hukuka  ve  birbirine  saygılı,  empati  kurabilen  bireyler  ve  bu bireylerden  oluşan bir  toplum yaratılmadıkça hukukun olması gerektiği gibi ya da cezalandırıcı yöntemler kullanılmaksızın uygulanması mümkün değildir.  Genel  olarak,  hukuku  uygulamakla  görevli  en  üst  merci  olan  mahkeme  kararlarının uygulanmaması ve bu bağlamda hukuk kurallarının ihlali noktasındaki eleştiriler: Erişimin engellenmesi kararlarının uygulanmaması sorununu çözüme kavuşturmaktır. AİHM,  “Lingens v.  Avusturya”,  08.07.1986  B.  No:981582; “Basın söz  konusu olduğunda, bu  ilkeler  ayrı  bir öneme sahiptir. Basının, ‘başkalarının itibarlarını korumak’ gibi çizilmiş sınırları aşmaması gerekmekle birlikte, kamunun menfaatinin bulunduğu diğer alanlarda olduğu gibi, siyasi meselelerde de haber ve fikirleri iletmek, yine basına düşen bir görevdir. Sadece basının bu tür haber ve fikirleri iletme görevi yoktur; halkın da bunları edinme hakkı da vardır.”  Benzer yönde bkz: AİHM, “Şener v.  Türkiye”, 18.07.2000,  B. No:  26680/95;  AİHM,“Handyside v. Birleşik Krallık”, 7.12.1976, B. No: 5493/72. Özellikle internetin icadı ile küreselleşen dünyada kolektif düşünce özgürlüğü, beraberinde kitle  iletişimini  ön  plana  çıkarmıştır.  İnternetin  sınırsız  niteliği  kişilere  sonsuz  bilginin kapılarını açarken başka sorunları da beraberinde getirmektedir. erişim engelleme kararlarının  “https”  protokolünün bulunduğu gerekçesiyle  “Erişim Sağlayıcıları  Birliği”  tarafından  uygulanamaması  oluşturur.  Daha  da  önemlisi  içerik sağlayanların “bu karar bize yönelik değil” diyerek yasanın arkasını dolanmaya çalışan hukuka aykırı tutum ve davranışlarıdır. Türkiye Cumhuriyeti Bir Hukuk Devletidir! Hukuk  kurallarına  dayanılarak verilen  mahkeme  kararlarının  devletin  kendisi  dahil  tüm  gerçek  ve  tüzel  kişiler  tarafından uyulması zorunluluğu da Anayasanın açık hükmüdür. İşte konuya ilişkin eleştirilerimin çıkış noktasını tam da bu mahkeme kararlarına uyma zorunluluğu oluşturmaktadır. Ülkemizde, Cumhurbaşkanı’nın, Bakanlar’ın ve TBMM’nin dahi kendi koydukları hukuk kurallarına ya da mahkeme kararlarına “uymamak” gibi bir lüksü ya da seçeneği yokken “Medya” kuruluşunun ya da internet sitesinin “ben bu mahkeme  kararını  tanımıyorum,  uymam,  bu  bana  hitap  etmiyor,  bu  benim  görevim  değil” demek gibi bir şansı yoktur. İnternete Erişimin Engellenmesi İnternette kişilerin düşüncelerini oluşturma ve paylaşma özgürlükleri var olduğu gibi bu hak Sınırsız değildir. Bu hak dijital ortam dışında daha sınırlıyken bana göre internetin doğası ve felsefesi gereği dijital  ortamda  özellikle  de  internette  daha  geniştir.  Ancak internet,  hiçbir şekilde hukuk kurallarının olmadığı, hukuk dışı ve hukuksuz bir ortam değildir. Normal hukuk kuralları  ve  bunların  uygulaması  aynen  dijital  ortam  için  de  geçerlidir.  Suç  oluşturan  veya kişilik haklarını ihlal  eden  içeriklerin  internette yer  alması  durumunda internete  iletişiminin engellenmesi  mümkündür.  İnternet iletişiminin  engellenmesi  hakkındaki  kurallar  5651  sayılı  “İnternet  Ortamında  Yapılan Yayınların  Düzenlenmesi  ve  Bu  Yayınlar  Yoluyla  İşlenen  Suçlarla  Mücadele  Edilmesi Hakkında Kanun” ile düzenlenmiştir.  5651 sayılı Yasaya göre,  dört adet  erişimin  engellenmesi yolu  bulunur.  Bunlar,  Alan adından erişimin engellenmesi,  IP adresinden erişimin engellenmesi,  içeriğe (URL) erişimin engellenmesi  benzeri yöntemler kullanılarak erişimin engellenmesidir.  imin engellenmesi kararları,  Yasanın 8.  maddesi  kapsamında  olanlar  hariç  Erişim  Sağlayıcıları Birliği tarafından yerine getirilir. İnternette kişilik haklarına aykırılık teşkil eden durumların varlığı halinde hakkın sahibi için  erişimin  engellenmesi  bakımından  iki  yol  vardır.  Bunlardan  ilki  doğrudan  içerik sağlayıcısına uyarı  yöntemi iken; ikincisi  ise sulh  ceza hakimliğine  başvurmaktır. Sulh  ceza hakimliği kararını, içerik sağlayıcısı da başvuruya cevabını en  geç yirmi dört saat içerisinde vermelidir. Erişimin Engellenmesi Kararları ile HTTPS Protokülün Çatışması    HTTP  (Hyper  Text  Transfer  Protocol)  internet  ortamında  istemci  ile  sunucular arasındaki  veri  aktarımı  kurallarını  belirleyen  iletişim  protokolüdür.  Bu  protokol  kendisi içerisinde  birtakım  kurallara  sahiptir  ve  bu  kurallar  çerçevesinde  iletişim  sağlanır  ve  veri aktarımı yapılır. İstemci tarafından sunucuya internet tarayıcı kullanılarak istek yapılır, sunucu tarafından çeşitli programlar aracılığıyla cevap verilir ve böylece internette gezinti yapılabilir. HTTPS ise HTTP protokolüne SSL (Güvenli Soket Katmanı) protokolünün eklenmiş, daha açık bir ifadeyle  HTTP’nin daha  güvenli halidir. Normalde sunucu  ile tarayıcı  arasında karşılıklı yapılan iletim zincirine dahil olunarak internet sitesine erişim engellenir. Ama HTTPS’nin söz konusu olduğu durumlarda iletim şifrelenmiş bir zincire sahip olduğu için araya girerek engelleme yapılamamaktadır. Böylelikle web siteleri daha güvenli hale getirilmiş olmaktadır. Ülkemizde internetin düzenlenmesi için 5651 sayılı Yasa yürürlüğe girmeden önce mevcut olup ve yürürlüğe girdikten sonra da devam ettiği üzere mahkemeler tarafından verilen erişimin engelleme kararlarının uygulanmasında büyük zorluklar yaşanmaktaydı.  Mahkeme kalemleri tarafından tek tek tüm erişim sağlayıcılara tebligat yapılması ve bunların da kararları uygulaması beklenmekteydi.  İşte  bu  kaosa ve zorluğa  son  vermek  için  5651  sayılı  Yasa’ya 6.2.2014 tarihli ve 6518 sayılı Yasanın 90. maddesiyle getirilen “Erişim Sağlayıcıları Birliği” Bana göre Erişim sağlayıcıları birliği nin en büyük sorunu bu kuruluşun PATRONLARI nın MEDYA (internet servis sağlayıcıları) kuruluşları olmasıdır. ESB nin tek gelir kaynağı üyeleri olan İnternet servis sağlayıcıları Kuruluşlarının Aidatlarıdır. Bir işçi patronlarına NASIL KARŞIGELEBİLİRKİ? erişim engellenmesi kararların uygulanması görev ve yetkisi bu Birliğe verilmiştir.  Yine aynı Yasanın 6.  fıkrasında  “Bu Kanunun 8’inci maddesi kapsamı dışındaki erişimin engellenmesi  kararları  erişim  sağlayıcılar  tarafından  yerine  getirilir…”  denilmek  suretiyle Birliğin yalnızca aracı bir kurum olduğu özellikle belirtilmiştir. (Postacı bir Kuş gibi, başka hiçbir görevi yoktur) Türkiye’de alınan erişimin engellenmesi kararlarının uygulayıcısı olan Erişim Sağlayıcıları Birliği  ise mevcut  alt yapısının HTTPS engellenmesine olanak  vermemesinden dolayı engellememe yapamadığını belirtmektedir.  Dolayısıyla Türk mahkemelerinden Türk kanunlarına göre alınan bir karar, bu konuda görevli Türk kanunu tarafından kurulmuş bir birlik tarafından Türkiye’de yayın yapan web sitelerine uygulanamamaktadır. Bu cümledeki çarpıklığı görmek için hukukçu olmaya gerek olmadığını düşünüyorum. Erişimin engellenmesi başvurusunun içerik sağlayıcısına uyarı yöntemi ile yapılması Durumunda takdir içerik sağlayıcısına aittir. Ancak sulh ceza Hakimliği tarafından verilmiş bir karar bulunması halinde içerik sağlayıcılarının herhangi bir takdir yetkisinden söz edilemez. Her hâlükârda söz konusu kararı uygulamakla yükümlüdürler. Uygar bireylerden beklenen mahkemenin bu kararı kendilerine Bildirildiğin de başkaca bir şeye gerek kalmaksızın bu kararı kendiliğinden uygulamalarıdır. Anayasa’nın 138.  maddesi kapsamında bir başka boyutu daha vardır:  “Yasama ve yürütme organları ile idare, mahkeme kararlarına uymak zorundadır;                         Yasama,  yürütme ve idarenin  uymak  zorunda  olduğu  hatta  değiştiremedikleri,  hatta  ve  hatta  uygulanmasını geciktiremedikleri mahkeme kararlarının gerçek veya tüzel kişiler tarafından uygulanmamasını nasıl  karşılamak  ve  anlamlandırmak  gerekir?  mahkeme  kararına rağmen  bazı  içerik  sağlayıcıların  (ki  bunlar  basın  kuruluşlarının  web  sayfalarıdır) aldıkları yönetim  kurulu  kararı  nedeniyle  erişimin  engellenmesinin  mümkün  olmadığını,  söz  konusu erişim  engelleme  kararlarının  muhatabının  kendileri  olmadığını  belirtmektedir.  Bu durum açıkça hem hukuk devleti ilkesine hem de Anayasa’ya aykırılık teşkil etmektedir. Medya Araştırmaları Derneği (MEDAR), “Sosyal Medya Yasasının Basın Özgürlüğü Üzerine Etkileri İzleme Araştırması” başlıklı araştırmasının sonuçlarını yayımladı. İlgili raporda 2020’nin Ekim ayında yürürlüğe giren 5651 sayılı “İnternet Ortamında Yapılan Yayınların Düzenlenmesi ve Bu Yayınlar Yoluyla İşlenen Suçlarla Mücadele Edilmesi Hakkında Kanunun” güncel halinin basın özgürlüğü üzerine etkileri araştırıldı. Araştırma kapsamında Ekim 2020-Ekim 2021 tarihleri arasında 36 haber mecrası tarandı ve kaldırılması talep edilen içeriklerin konusu, kaldırma taleplerinin kaynakları, gerekçeleri ve kurumlara göre dağılımları incelendi. Rapora göre 1 yıllık dönemde 1197 adet içerik kaldırma kararı verilirken bunların büyük çoğunluğunun “yolsuzluk ve usulsüzlük” (675 içerik) ile “görevin kötüye kullanılması” (466 içerik) konulu haberlerle ilgili olduğu belirtildi. Görevin kötüye kullanılmasını içeren haberler için içerik kaldırma talebinde bulunanlar arasında ise ilk sırada 49 içerikle üst düzey bürokratlar yer alırken, onları 46 içerikle iş insanları, 44 içerikle de bakanlar izledi. Bu içerik kaldırma kararlarının 1080’inin “kişilik hakkı ihlali”, 100’ünün “unutulma hakkı”, 91’inin ise “ticari itibarın zedelenmesi” dayanak gösterilerek alındığı kaydedildi. İçerik kaldırma kararlarıyla en çok karşılaşan yayımcılar ise Cumhuriyet (144), BirGün (129), ODA TV (98), T24 (85), Sözcü (70), Gerçek Gündem (62), SoL (58), TELE1 (51) ve Evrensel (51) oldu Sonuç ; Erişim  Sağlayıcıları  Birliği aslında  kararların  uygulanması  bakımından  yardımcı  bir kurum  niteliğine  sahiptir.  Erişimin engellenmesine ilişkin kararların uygulanmasının asıl sorumluluğu içerik sağlayıcılarına aittir.  uygulamada karşılaştığımız üzere kişilik haklarına aykırılık teşkil eden yayınları yapan içerik sağlayıcıları sulh ceza hakimliği tarafından verilen  erişimin engellenmesi  kararına  rağmen  içeriği kaldırmamaktadır. Gerekçe  olarak  ise, yönetim kurulu kararı aldıklarını belirtmektedirler. Bu kurumlar açıkça bir mahkeme kararını uygulamayarak Anayasa’ya aykırılık teşkil eden eylemlerde bulunmaktadırlar. Hiçbir yönetim kurulu, yargı erkinden daha üstün bir konumda değildir. Hukuk devleti olmanın gereği budur.   bir mahkeme kararının üçüncü kişiler tarafından uygulanıp uygulanmayacağı, bunu saygı duyulup duyulmayacağıdır. bu husus ülkemizde feci halde KAOS a  uğramıştır. en tepeden en aşağıya kadar makam, kurum  ya  da  kişiler  mahkeme  kararlarını  tanımamayı  ve  uymamayı  bir  hak  ve  hatta  bir alışkanlık haline getirmişlerdir.  • Erişim Sağlayıcıları Birliği gerekli altyapıya sahip olmaması nedeniyle HTTPS’ye sahip sitelere erişimi engelleyememektedir. Öncelikle Erişim Sağlayıcıları Birliği’ne gerekli alt yapı sağlanmalıdır. Bu her şeyden önce kamu düzenini ve barışını sağlamakla görevli olan devletin görevidir. • Ceza  hukukunun  en  önemli  ve  benim  de  hararetle  savunduğum  ilkelerinden  birisi, Bu  tedbir  ve  düzenlemenin  yapılması  halinde  içerik  sağlayıcılarının  mahkeme kararlarını uygulamama gibi bir tutum gösteremeyeceklerini düşünüyorum.   Kaynaklar : “Lingens v.  Avusturya”,  08.07.1986  B.  No:981582; “Şener v.  Türkiye”, 18.07.2000,  B. No:  26680/95; Erişim Sağlayıcıları Birliği ,  Mevzuat.gov.tr , Medya Araştırmaları Derneği (MEDAR), adliyehaber.com.tr / CEVDET DÜZ
Ekleme Tarihi: 11 Ocak 2023 - Çarşamba

Erişimin Engellenmesi Kararlarının Uygulanmaması

Erişimin Engellenmesi Kararlarının Uygulanmaması

 

 

Giriş

İnternet sınırsız bir bilgi kaynağı ve ifade etme mecrası olmakla birlikte, hukuksuz bir ortam değildir. Dijital dünyanın dışında geçerli olan hukuk kuralları bu alan için de niteliğine uygun düştüğü ölçüde aynen geçerlidir.  Mahkeme kararlarının uygulanmasının internetin doğasından kaynaklanan bazı engellerle ve zorluklarla karşılaşması, bu ortamda hukukun var olmadığı anlamına gelmez.  zekâ sahibi varlıkların olduğu ve birlikte yaşadığı her ortamda hukuk da mutlak surette var olacaktır.

Bunun için ülkemizde ve yabancı hukuk düzenlerinde çok sayıda hukuki düzenleme yapılmış, mahkeme kararı verilmiş ve sonuçta bir “Bilişim Hukuku” disiplini ortaya çıkmıştır.Teknolojik yenilikler hukukun uygulanmasında bazı zorluklar getirse de bunlar zaman içindeçözülmektedir,  Bilişim  Hukuku  da  bunlara  çözüm  arayışı  içindedir.  Buna karşın hukukun uygulanmasındaki en büyük sorunun insan faktöründen kaynaklandığı görülür. Uygar, kültürlü, hukuka  ve  birbirine  saygılı,  empati  kurabilen  bireyler  ve  bu bireylerden  oluşan bir  toplum yaratılmadıkça hukukun olması gerektiği gibi ya da cezalandırıcı yöntemler kullanılmaksızın uygulanması mümkün değildir.

 Genel  olarak,  hukuku  uygulamakla  görevli  en  üst  merci  olan  mahkeme  kararlarının uygulanmaması ve bu bağlamda hukuk kurallarının ihlali noktasındaki eleştiriler:

Erişimin engellenmesi kararlarının uygulanmaması sorununu çözüme kavuşturmaktır.

AİHM,  “Lingens v.  Avusturya”,  08.07.1986  B.  No:981582; “Basın söz  konusu olduğunda, bu  ilkeler  ayrı  bir öneme sahiptir. Basının, ‘başkalarının itibarlarını korumak’ gibi çizilmiş sınırları aşmaması gerekmekle birlikte, kamunun menfaatinin bulunduğu diğer alanlarda olduğu gibi, siyasi meselelerde de haber ve fikirleri iletmek, yine basına düşen bir görevdir. Sadece basının bu tür haber ve fikirleri iletme görevi yoktur; halkın da bunları edinme hakkı da vardır.”  Benzer yönde bkz:

AİHM, “Şener v.  Türkiye”, 18.07.2000,  B. No:  26680/95;  AİHM,“Handyside v. Birleşik Krallık”, 7.12.1976, B. No: 5493/72.

Özellikle internetin icadı ile küreselleşen dünyada kolektif düşünce özgürlüğü, beraberinde kitle  iletişimini  ön  plana  çıkarmıştır.  İnternetin  sınırsız  niteliği  kişilere  sonsuz  bilginin kapılarını açarken başka sorunları da beraberinde getirmektedir.

erişim engelleme kararlarının  “https”  protokolünün bulunduğu gerekçesiyle  “Erişim Sağlayıcıları  Birliği”  tarafından  uygulanamaması  oluşturur.  Daha  da  önemlisi  içerik sağlayanların “bu karar bize yönelik değil” diyerek yasanın arkasını dolanmaya çalışan hukuka aykırı tutum ve davranışlarıdır.

Türkiye Cumhuriyeti Bir Hukuk Devletidir!

Hukuk  kurallarına  dayanılarak verilen  mahkeme  kararlarının  devletin  kendisi  dahil  tüm  gerçek  ve  tüzel  kişiler  tarafından uyulması zorunluluğu da Anayasanın açık hükmüdür.

İşte konuya ilişkin eleştirilerimin çıkış noktasını tam da bu mahkeme kararlarına uyma zorunluluğu oluşturmaktadır. Ülkemizde, Cumhurbaşkanı’nın, Bakanlar’ın ve TBMM’nin dahi kendi koydukları hukuk kurallarına ya da mahkeme kararlarına “uymamak” gibi bir lüksü ya

da seçeneği yokken “Medya” kuruluşunun ya da internet sitesinin “ben bu mahkeme  kararını  tanımıyorum,  uymam,  bu  bana  hitap  etmiyor,  bu  benim  görevim  değil” demek gibi bir şansı yoktur.

İnternete Erişimin Engellenmesi

İnternette kişilerin düşüncelerini oluşturma ve paylaşma özgürlükleri var olduğu gibi bu hak Sınırsız değildir. Bu hak dijital ortam dışında daha sınırlıyken bana göre internetin doğası ve felsefesi gereği dijital  ortamda  özellikle  de  internette  daha  geniştir.  Ancak internet,  hiçbir şekilde hukuk kurallarının olmadığı, hukuk dışı ve hukuksuz bir ortam değildir. Normal hukuk kuralları  ve  bunların  uygulaması  aynen  dijital  ortam  için  de  geçerlidir.  Suç  oluşturan  veya kişilik haklarını ihlal  eden  içeriklerin  internette yer  alması  durumunda internete  iletişiminin engellenmesi  mümkündür. 

İnternet iletişiminin  engellenmesi  hakkındaki  kurallar  5651  sayılı  “İnternet  Ortamında  Yapılan Yayınların  Düzenlenmesi  ve  Bu  Yayınlar  Yoluyla  İşlenen  Suçlarla  Mücadele  Edilmesi Hakkında Kanun” ile düzenlenmiştir.  5651 sayılı Yasaya göre,  dört adet  erişimin  engellenmesi yolu  bulunur. 

Bunlar, 

  1. Alan adından erişimin engellenmesi,
  2.  IP adresinden erişimin engellenmesi,
  3.  içeriğe (URL) erişimin engellenmesi 
  4. benzeri yöntemler kullanılarak erişimin engellenmesidir. 
  5. imin engellenmesi kararları,  Yasanın 8.  maddesi  kapsamında  olanlar  hariç  Erişim  Sağlayıcıları Birliği tarafından yerine getirilir.

İnternette kişilik haklarına aykırılık teşkil eden durumların varlığı halinde hakkın sahibi için  erişimin  engellenmesi  bakımından  iki  yol  vardır. 

Bunlardan  ilki  doğrudan  içerik sağlayıcısına uyarı  yöntemi iken; ikincisi  ise sulh  ceza hakimliğine  başvurmaktır.

Sulh  ceza hakimliği kararını, içerik sağlayıcısı da başvuruya cevabını en  geç yirmi dört saat içerisinde vermelidir.

Erişimin Engellenmesi Kararları ile HTTPS Protokülün Çatışması   

HTTP  (Hyper  Text  Transfer  Protocol)  internet  ortamında  istemci  ile  sunucular arasındaki  veri  aktarımı  kurallarını  belirleyen  iletişim  protokolüdür.  Bu  protokol  kendisi içerisinde  birtakım  kurallara  sahiptir  ve  bu  kurallar  çerçevesinde  iletişim  sağlanır  ve  veri

aktarımı yapılır. İstemci tarafından sunucuya internet tarayıcı kullanılarak istek yapılır, sunucu tarafından çeşitli programlar aracılığıyla cevap verilir ve böylece internette gezinti yapılabilir.

HTTPS ise HTTP protokolüne SSL (Güvenli Soket Katmanı) protokolünün eklenmiş, daha açık bir ifadeyle  HTTP’nin daha  güvenli halidir. Normalde sunucu  ile tarayıcı  arasında karşılıklı yapılan iletim zincirine dahil olunarak internet sitesine erişim engellenir. Ama HTTPS’nin söz konusu olduğu durumlarda iletim şifrelenmiş bir zincire sahip olduğu için araya girerek engelleme yapılamamaktadır. Böylelikle web siteleri daha güvenli hale getirilmiş olmaktadır.

Ülkemizde internetin düzenlenmesi için 5651 sayılı Yasa yürürlüğe girmeden önce mevcut olup ve yürürlüğe girdikten sonra da devam ettiği üzere mahkemeler tarafından verilen erişimin engelleme kararlarının uygulanmasında büyük zorluklar yaşanmaktaydı.  Mahkeme kalemleri tarafından tek tek tüm erişim sağlayıcılara tebligat yapılması ve bunların da kararları uygulaması beklenmekteydi. 

İşte  bu  kaosa ve zorluğa  son  vermek  için  5651  sayılı  Yasa’ya 6.2.2014 tarihli ve 6518 sayılı Yasanın 90. maddesiyle getirilen “Erişim Sağlayıcıları Birliği”

Bana göre Erişim sağlayıcıları birliği nin en büyük sorunu bu kuruluşun PATRONLARI nın MEDYA (internet servis sağlayıcıları) kuruluşları olmasıdır.

  • ESB nin tek gelir kaynağı üyeleri olan İnternet servis sağlayıcıları Kuruluşlarının Aidatlarıdır.
  • Bir işçi patronlarına NASIL KARŞIGELEBİLİRKİ?

erişim engellenmesi kararların uygulanması görev ve yetkisi bu Birliğe verilmiştir.  Yine

aynı Yasanın 6.  fıkrasında  “Bu Kanunun 8’inci maddesi kapsamı dışındaki erişimin

engellenmesi  kararları  erişim  sağlayıcılar  tarafından  yerine  getirilir…”  denilmek  suretiyle

Birliğin yalnızca aracı bir kurum olduğu özellikle belirtilmiştir. (Postacı bir Kuş gibi, başka hiçbir görevi yoktur)

Türkiye’de alınan erişimin engellenmesi kararlarının uygulayıcısı olan Erişim Sağlayıcıları Birliği  ise mevcut  alt yapısının HTTPS engellenmesine olanak  vermemesinden dolayı engellememe yapamadığını belirtmektedir.  Dolayısıyla Türk mahkemelerinden Türk kanunlarına göre alınan bir karar, bu konuda görevli Türk kanunu tarafından kurulmuş bir birlik tarafından Türkiye’de yayın yapan web sitelerine uygulanamamaktadır.

Bu cümledeki çarpıklığı görmek için hukukçu olmaya gerek olmadığını düşünüyorum.

Erişimin engellenmesi başvurusunun içerik sağlayıcısına uyarı yöntemi ile yapılması Durumunda takdir içerik sağlayıcısına aittir.

Ancak sulh ceza Hakimliği tarafından verilmiş bir karar bulunması halinde içerik sağlayıcılarının herhangi bir takdir yetkisinden söz edilemez.

Her hâlükârda söz konusu kararı uygulamakla yükümlüdürler. Uygar bireylerden beklenen mahkemenin bu kararı kendilerine

Bildirildiğin de başkaca bir şeye gerek kalmaksızın bu kararı kendiliğinden uygulamalarıdır.

Anayasa’nın 138.  maddesi kapsamında bir başka boyutu daha vardır:

 “Yasama ve yürütme organları ile idare, mahkeme kararlarına uymak zorundadır;                        

Yasama,  yürütme ve idarenin  uymak  zorunda  olduğu  hatta  değiştiremedikleri,  hatta  ve  hatta  uygulanmasını geciktiremedikleri mahkeme kararlarının gerçek veya tüzel kişiler tarafından uygulanmamasını nasıl  karşılamak  ve  anlamlandırmak  gerekir? 

mahkeme  kararına rağmen  bazı  içerik  sağlayıcıların  (ki  bunlar  basın  kuruluşlarının  web  sayfalarıdır) aldıkları yönetim  kurulu  kararı  nedeniyle  erişimin  engellenmesinin  mümkün  olmadığını,  söz  konusu erişim  engelleme  kararlarının  muhatabının  kendileri  olmadığını  belirtmektedir.

 Bu durum açıkça hem hukuk devleti ilkesine hem de Anayasa’ya aykırılık teşkil etmektedir.

Medya Araştırmaları Derneği (MEDAR), “Sosyal Medya Yasasının Basın Özgürlüğü Üzerine Etkileri İzleme Araştırması” başlıklı araştırmasının sonuçlarını yayımladı. İlgili raporda 2020’nin Ekim ayında yürürlüğe giren 5651 sayılı “İnternet Ortamında Yapılan Yayınların Düzenlenmesi ve Bu Yayınlar Yoluyla İşlenen Suçlarla Mücadele Edilmesi Hakkında Kanunun” güncel halinin basın özgürlüğü üzerine etkileri araştırıldı. Araştırma kapsamında Ekim 2020-Ekim 2021 tarihleri arasında 36 haber mecrası tarandı ve kaldırılması talep edilen içeriklerin konusu, kaldırma taleplerinin kaynakları, gerekçeleri ve kurumlara göre dağılımları incelendi.

Rapora göre 1 yıllık dönemde 1197 adet içerik kaldırma kararı verilirken bunların büyük çoğunluğunun “yolsuzluk ve usulsüzlük” (675 içerik) ile “görevin kötüye kullanılması” (466 içerik) konulu haberlerle ilgili olduğu belirtildi. Görevin kötüye kullanılmasını içeren haberler için içerik kaldırma talebinde bulunanlar arasında ise ilk sırada 49 içerikle üst düzey bürokratlar yer alırken, onları 46 içerikle iş insanları, 44 içerikle de bakanlar izledi.

Bu içerik kaldırma kararlarının 1080’inin “kişilik hakkı ihlali”, 100’ünün “unutulma hakkı”, 91’inin ise “ticari itibarın zedelenmesi” dayanak gösterilerek alındığı kaydedildi.

İçerik kaldırma kararlarıyla en çok karşılaşan yayımcılar ise Cumhuriyet (144), BirGün (129), ODA TV (98), T24 (85), Sözcü (70), Gerçek Gündem (62), SoL (58), TELE1 (51) ve Evrensel (51) oldu

Sonuç ;

Erişim  Sağlayıcıları  Birliği aslında  kararların  uygulanması  bakımından  yardımcı  bir kurum  niteliğine  sahiptir.  Erişimin engellenmesine ilişkin kararların uygulanmasının asıl sorumluluğu içerik sağlayıcılarına aittir.  uygulamada karşılaştığımız üzere kişilik haklarına aykırılık teşkil eden yayınları yapan içerik sağlayıcıları sulh ceza hakimliği tarafından verilen  erişimin engellenmesi  kararına  rağmen  içeriği kaldırmamaktadır. Gerekçe  olarak  ise,

yönetim kurulu kararı aldıklarını belirtmektedirler. Bu kurumlar açıkça bir mahkeme kararını uygulamayarak Anayasa’ya aykırılık teşkil eden eylemlerde bulunmaktadırlar. Hiçbir yönetim kurulu, yargı erkinden daha üstün bir konumda değildir. Hukuk devleti olmanın gereği budur.  

bir mahkeme kararının üçüncü kişiler tarafından uygulanıp uygulanmayacağı, bunu saygı duyulup duyulmayacağıdır. bu husus ülkemizde feci halde KAOS a  uğramıştır. en tepeden en aşağıya kadar makam, kurum  ya  da  kişiler  mahkeme  kararlarını  tanımamayı  ve  uymamayı  bir  hak  ve  hatta  bir alışkanlık haline getirmişlerdir. 

• Erişim Sağlayıcıları Birliği gerekli altyapıya sahip olmaması nedeniyle HTTPS’ye sahip

sitelere erişimi engelleyememektedir. Öncelikle Erişim Sağlayıcıları Birliği’ne gerekli alt yapı sağlanmalıdır. Bu her şeyden önce kamu düzenini ve barışını sağlamakla görevli olan devletin görevidir.

• Ceza  hukukunun  en  önemli  ve  benim  de  hararetle  savunduğum  ilkelerinden  birisi,

Bu  tedbir  ve  düzenlemenin  yapılması  halinde  içerik  sağlayıcılarının  mahkeme kararlarını uygulamama gibi bir tutum gösteremeyeceklerini düşünüyorum.

 

Kaynaklar : “Lingens v.  Avusturya”,  08.07.1986  B.  No:981582; “Şener v.  Türkiye”, 18.07.2000,  B. No:  26680/95; Erişim Sağlayıcıları Birliği ,  Mevzuat.gov.tr , Medya Araştırmaları Derneği (MEDAR),

adliyehaber.com.tr / CEVDET DÜZ

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve adliyehaber.com.tr sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.