Erişimin Engellenmesi Kararlarının Uygulanmaması
Giriş
İnternet sınırsız bir bilgi kaynağı ve ifade etme mecrası olmakla birlikte, hukuksuz bir ortam değildir. Dijital dünyanın dışında geçerli olan hukuk kuralları bu alan için de niteliğine uygun düştüğü ölçüde aynen geçerlidir. Mahkeme kararlarının uygulanmasının internetin doğasından kaynaklanan bazı engellerle ve zorluklarla karşılaşması, bu ortamda hukukun var olmadığı anlamına gelmez. zekâ sahibi varlıkların olduğu ve birlikte yaşadığı her ortamda hukuk da mutlak surette var olacaktır.
Bunun için ülkemizde ve yabancı hukuk düzenlerinde çok sayıda hukuki düzenleme yapılmış, mahkeme kararı verilmiş ve sonuçta bir “Bilişim Hukuku” disiplini ortaya çıkmıştır.Teknolojik yenilikler hukukun uygulanmasında bazı zorluklar getirse de bunlar zaman içindeçözülmektedir, Bilişim Hukuku da bunlara çözüm arayışı içindedir. Buna karşın hukukun uygulanmasındaki en büyük sorunun insan faktöründen kaynaklandığı görülür. Uygar, kültürlü, hukuka ve birbirine saygılı, empati kurabilen bireyler ve bu bireylerden oluşan bir toplum yaratılmadıkça hukukun olması gerektiği gibi ya da cezalandırıcı yöntemler kullanılmaksızın uygulanması mümkün değildir.
Genel olarak, hukuku uygulamakla görevli en üst merci olan mahkeme kararlarının uygulanmaması ve bu bağlamda hukuk kurallarının ihlali noktasındaki eleştiriler:
Erişimin engellenmesi kararlarının uygulanmaması sorununu çözüme kavuşturmaktır.
AİHM, “Lingens v. Avusturya”, 08.07.1986 B. No:981582; “Basın söz konusu olduğunda, bu ilkeler ayrı bir öneme sahiptir. Basının, ‘başkalarının itibarlarını korumak’ gibi çizilmiş sınırları aşmaması gerekmekle birlikte, kamunun menfaatinin bulunduğu diğer alanlarda olduğu gibi, siyasi meselelerde de haber ve fikirleri iletmek, yine basına düşen bir görevdir. Sadece basının bu tür haber ve fikirleri iletme görevi yoktur; halkın da bunları edinme hakkı da vardır.” Benzer yönde bkz:
AİHM, “Şener v. Türkiye”, 18.07.2000, B. No: 26680/95; AİHM,“Handyside v. Birleşik Krallık”, 7.12.1976, B. No: 5493/72.
Özellikle internetin icadı ile küreselleşen dünyada kolektif düşünce özgürlüğü, beraberinde kitle iletişimini ön plana çıkarmıştır. İnternetin sınırsız niteliği kişilere sonsuz bilginin kapılarını açarken başka sorunları da beraberinde getirmektedir.
erişim engelleme kararlarının “https” protokolünün bulunduğu gerekçesiyle “Erişim Sağlayıcıları Birliği” tarafından uygulanamaması oluşturur. Daha da önemlisi içerik sağlayanların “bu karar bize yönelik değil” diyerek yasanın arkasını dolanmaya çalışan hukuka aykırı tutum ve davranışlarıdır.
Türkiye Cumhuriyeti Bir Hukuk Devletidir!
Hukuk kurallarına dayanılarak verilen mahkeme kararlarının devletin kendisi dahil tüm gerçek ve tüzel kişiler tarafından uyulması zorunluluğu da Anayasanın açık hükmüdür.
İşte konuya ilişkin eleştirilerimin çıkış noktasını tam da bu mahkeme kararlarına uyma zorunluluğu oluşturmaktadır. Ülkemizde, Cumhurbaşkanı’nın, Bakanlar’ın ve TBMM’nin dahi kendi koydukları hukuk kurallarına ya da mahkeme kararlarına “uymamak” gibi bir lüksü ya
da seçeneği yokken “Medya” kuruluşunun ya da internet sitesinin “ben bu mahkeme kararını tanımıyorum, uymam, bu bana hitap etmiyor, bu benim görevim değil” demek gibi bir şansı yoktur.
İnternete Erişimin Engellenmesi
İnternette kişilerin düşüncelerini oluşturma ve paylaşma özgürlükleri var olduğu gibi bu hak Sınırsız değildir. Bu hak dijital ortam dışında daha sınırlıyken bana göre internetin doğası ve felsefesi gereği dijital ortamda özellikle de internette daha geniştir. Ancak internet, hiçbir şekilde hukuk kurallarının olmadığı, hukuk dışı ve hukuksuz bir ortam değildir. Normal hukuk kuralları ve bunların uygulaması aynen dijital ortam için de geçerlidir. Suç oluşturan veya kişilik haklarını ihlal eden içeriklerin internette yer alması durumunda internete iletişiminin engellenmesi mümkündür.
İnternet iletişiminin engellenmesi hakkındaki kurallar 5651 sayılı “İnternet Ortamında Yapılan Yayınların Düzenlenmesi ve Bu Yayınlar Yoluyla İşlenen Suçlarla Mücadele Edilmesi Hakkında Kanun” ile düzenlenmiştir. 5651 sayılı Yasaya göre, dört adet erişimin engellenmesi yolu bulunur.
Bunlar,
- Alan adından erişimin engellenmesi,
- IP adresinden erişimin engellenmesi,
- içeriğe (URL) erişimin engellenmesi
- benzeri yöntemler kullanılarak erişimin engellenmesidir.
- imin engellenmesi kararları, Yasanın 8. maddesi kapsamında olanlar hariç Erişim Sağlayıcıları Birliği tarafından yerine getirilir.
İnternette kişilik haklarına aykırılık teşkil eden durumların varlığı halinde hakkın sahibi için erişimin engellenmesi bakımından iki yol vardır.
Bunlardan ilki doğrudan içerik sağlayıcısına uyarı yöntemi iken; ikincisi ise sulh ceza hakimliğine başvurmaktır.
Sulh ceza hakimliği kararını, içerik sağlayıcısı da başvuruya cevabını en geç yirmi dört saat içerisinde vermelidir.
Erişimin Engellenmesi Kararları ile HTTPS Protokülün Çatışması
HTTP (Hyper Text Transfer Protocol) internet ortamında istemci ile sunucular arasındaki veri aktarımı kurallarını belirleyen iletişim protokolüdür. Bu protokol kendisi içerisinde birtakım kurallara sahiptir ve bu kurallar çerçevesinde iletişim sağlanır ve veri
aktarımı yapılır. İstemci tarafından sunucuya internet tarayıcı kullanılarak istek yapılır, sunucu tarafından çeşitli programlar aracılığıyla cevap verilir ve böylece internette gezinti yapılabilir.
HTTPS ise HTTP protokolüne SSL (Güvenli Soket Katmanı) protokolünün eklenmiş, daha açık bir ifadeyle HTTP’nin daha güvenli halidir. Normalde sunucu ile tarayıcı arasında karşılıklı yapılan iletim zincirine dahil olunarak internet sitesine erişim engellenir. Ama HTTPS’nin söz konusu olduğu durumlarda iletim şifrelenmiş bir zincire sahip olduğu için araya girerek engelleme yapılamamaktadır. Böylelikle web siteleri daha güvenli hale getirilmiş olmaktadır.
Ülkemizde internetin düzenlenmesi için 5651 sayılı Yasa yürürlüğe girmeden önce mevcut olup ve yürürlüğe girdikten sonra da devam ettiği üzere mahkemeler tarafından verilen erişimin engelleme kararlarının uygulanmasında büyük zorluklar yaşanmaktaydı. Mahkeme kalemleri tarafından tek tek tüm erişim sağlayıcılara tebligat yapılması ve bunların da kararları uygulaması beklenmekteydi.
İşte bu kaosa ve zorluğa son vermek için 5651 sayılı Yasa’ya 6.2.2014 tarihli ve 6518 sayılı Yasanın 90. maddesiyle getirilen “Erişim Sağlayıcıları Birliği”
Bana göre Erişim sağlayıcıları birliği nin en büyük sorunu bu kuruluşun PATRONLARI nın MEDYA (internet servis sağlayıcıları) kuruluşları olmasıdır.
- ESB nin tek gelir kaynağı üyeleri olan İnternet servis sağlayıcıları Kuruluşlarının Aidatlarıdır.
- Bir işçi patronlarına NASIL KARŞIGELEBİLİRKİ?
erişim engellenmesi kararların uygulanması görev ve yetkisi bu Birliğe verilmiştir. Yine
aynı Yasanın 6. fıkrasında “Bu Kanunun 8’inci maddesi kapsamı dışındaki erişimin
engellenmesi kararları erişim sağlayıcılar tarafından yerine getirilir…” denilmek suretiyle
Birliğin yalnızca aracı bir kurum olduğu özellikle belirtilmiştir. (Postacı bir Kuş gibi, başka hiçbir görevi yoktur)
Türkiye’de alınan erişimin engellenmesi kararlarının uygulayıcısı olan Erişim Sağlayıcıları Birliği ise mevcut alt yapısının HTTPS engellenmesine olanak vermemesinden dolayı engellememe yapamadığını belirtmektedir. Dolayısıyla Türk mahkemelerinden Türk kanunlarına göre alınan bir karar, bu konuda görevli Türk kanunu tarafından kurulmuş bir birlik tarafından Türkiye’de yayın yapan web sitelerine uygulanamamaktadır.
Bu cümledeki çarpıklığı görmek için hukukçu olmaya gerek olmadığını düşünüyorum.
Erişimin engellenmesi başvurusunun içerik sağlayıcısına uyarı yöntemi ile yapılması Durumunda takdir içerik sağlayıcısına aittir.
Ancak sulh ceza Hakimliği tarafından verilmiş bir karar bulunması halinde içerik sağlayıcılarının herhangi bir takdir yetkisinden söz edilemez.
Her hâlükârda söz konusu kararı uygulamakla yükümlüdürler. Uygar bireylerden beklenen mahkemenin bu kararı kendilerine
Bildirildiğin de başkaca bir şeye gerek kalmaksızın bu kararı kendiliğinden uygulamalarıdır.
Anayasa’nın 138. maddesi kapsamında bir başka boyutu daha vardır:
“Yasama ve yürütme organları ile idare, mahkeme kararlarına uymak zorundadır;
Yasama, yürütme ve idarenin uymak zorunda olduğu hatta değiştiremedikleri, hatta ve hatta uygulanmasını geciktiremedikleri mahkeme kararlarının gerçek veya tüzel kişiler tarafından uygulanmamasını nasıl karşılamak ve anlamlandırmak gerekir?
mahkeme kararına rağmen bazı içerik sağlayıcıların (ki bunlar basın kuruluşlarının web sayfalarıdır) aldıkları yönetim kurulu kararı nedeniyle erişimin engellenmesinin mümkün olmadığını, söz konusu erişim engelleme kararlarının muhatabının kendileri olmadığını belirtmektedir.
Bu durum açıkça hem hukuk devleti ilkesine hem de Anayasa’ya aykırılık teşkil etmektedir.
Medya Araştırmaları Derneği (MEDAR), “Sosyal Medya Yasasının Basın Özgürlüğü Üzerine Etkileri İzleme Araştırması” başlıklı araştırmasının sonuçlarını yayımladı. İlgili raporda 2020’nin Ekim ayında yürürlüğe giren 5651 sayılı “İnternet Ortamında Yapılan Yayınların Düzenlenmesi ve Bu Yayınlar Yoluyla İşlenen Suçlarla Mücadele Edilmesi Hakkında Kanunun” güncel halinin basın özgürlüğü üzerine etkileri araştırıldı. Araştırma kapsamında Ekim 2020-Ekim 2021 tarihleri arasında 36 haber mecrası tarandı ve kaldırılması talep edilen içeriklerin konusu, kaldırma taleplerinin kaynakları, gerekçeleri ve kurumlara göre dağılımları incelendi.
Rapora göre 1 yıllık dönemde 1197 adet içerik kaldırma kararı verilirken bunların büyük çoğunluğunun “yolsuzluk ve usulsüzlük” (675 içerik) ile “görevin kötüye kullanılması” (466 içerik) konulu haberlerle ilgili olduğu belirtildi. Görevin kötüye kullanılmasını içeren haberler için içerik kaldırma talebinde bulunanlar arasında ise ilk sırada 49 içerikle üst düzey bürokratlar yer alırken, onları 46 içerikle iş insanları, 44 içerikle de bakanlar izledi.
Bu içerik kaldırma kararlarının 1080’inin “kişilik hakkı ihlali”, 100’ünün “unutulma hakkı”, 91’inin ise “ticari itibarın zedelenmesi” dayanak gösterilerek alındığı kaydedildi.
İçerik kaldırma kararlarıyla en çok karşılaşan yayımcılar ise Cumhuriyet (144), BirGün (129), ODA TV (98), T24 (85), Sözcü (70), Gerçek Gündem (62), SoL (58), TELE1 (51) ve Evrensel (51) oldu
Sonuç ;
Erişim Sağlayıcıları Birliği aslında kararların uygulanması bakımından yardımcı bir kurum niteliğine sahiptir. Erişimin engellenmesine ilişkin kararların uygulanmasının asıl sorumluluğu içerik sağlayıcılarına aittir. uygulamada karşılaştığımız üzere kişilik haklarına aykırılık teşkil eden yayınları yapan içerik sağlayıcıları sulh ceza hakimliği tarafından verilen erişimin engellenmesi kararına rağmen içeriği kaldırmamaktadır. Gerekçe olarak ise,
yönetim kurulu kararı aldıklarını belirtmektedirler. Bu kurumlar açıkça bir mahkeme kararını uygulamayarak Anayasa’ya aykırılık teşkil eden eylemlerde bulunmaktadırlar. Hiçbir yönetim kurulu, yargı erkinden daha üstün bir konumda değildir. Hukuk devleti olmanın gereği budur.
bir mahkeme kararının üçüncü kişiler tarafından uygulanıp uygulanmayacağı, bunu saygı duyulup duyulmayacağıdır. bu husus ülkemizde feci halde KAOS a uğramıştır. en tepeden en aşağıya kadar makam, kurum ya da kişiler mahkeme kararlarını tanımamayı ve uymamayı bir hak ve hatta bir alışkanlık haline getirmişlerdir.
• Erişim Sağlayıcıları Birliği gerekli altyapıya sahip olmaması nedeniyle HTTPS’ye sahip
sitelere erişimi engelleyememektedir. Öncelikle Erişim Sağlayıcıları Birliği’ne gerekli alt yapı sağlanmalıdır. Bu her şeyden önce kamu düzenini ve barışını sağlamakla görevli olan devletin görevidir.
• Ceza hukukunun en önemli ve benim de hararetle savunduğum ilkelerinden birisi,
Bu tedbir ve düzenlemenin yapılması halinde içerik sağlayıcılarının mahkeme kararlarını uygulamama gibi bir tutum gösteremeyeceklerini düşünüyorum.
Kaynaklar : “Lingens v. Avusturya”, 08.07.1986 B. No:981582; “Şener v. Türkiye”, 18.07.2000, B. No: 26680/95; Erişim Sağlayıcıları Birliği , Mevzuat.gov.tr , Medya Araştırmaları Derneği (MEDAR),
adliyehaber.com.tr / CEVDET DÜZ